Çocuklardan çocukluklarını çalmayın!

Uzman pedagog Emine Eraslan, “Çocuklardan çocukluklarını çalıyoruz. Çocukların önüne elektronik oyuncağı koyup, arkadaşla birlikte oyun oynama kültürünü elinden aldık.” diyor.

Zeynep Haşlak'ın haberi:

Çocuk yetiştirmede anne-babaların düştüğü iletişim hataları ve başarılı çocuk yetiştirme hırsı, çocuklarda kişilik bozukluğuna neden oluyor. Bu baskı ve stresle sağlığı bozulan çocukların kimi yalan söylüyor, kimi kaşlarını kopartıyor kimi de obez oluyor.

“Annemle babam onların istediği gibi başarılı olursam beni severler. Kaybedersem anne ve babamı da kaybederim gibi geliyor. Oysa ben yaşımı yaşamak istiyorum. Arkadaşlarımla konuşmak, gezmek, kaç yıldır oynamadığım oyunları oynamak istiyorum.” bu sözler, 13 yaşındaki Serkan’a ait. Her konuda çocuğunun başarılı olmasını isteyen ebeveynler, fark etmeden çocuklarına büyük zararlar veriyor. Aşırı baskı altında kalan çocukların kimi öğrenme ve konsantrasyon güçlüğü, kimi de iletişim ve uyum problemi yaşıyor. Bazı çocuklarda ise bu durum, saldırganlık ve içe kapanıklığın yanı sıra obezite gibi fiziksel hastalıklara kapı aralıyor. Uzmanlar ise ailelerin empati yapmalarını tavsiye ederek, “Onların elinden çocukluklarını çalmayın. Çocukluklarını hissedecekleri zaman dilimleri ayırın!” uyarısında bulunuyor.

İletişim uzmanı ve Aile Yaşamını Koruma Derneği Başkanı İnci Yeşilyurt, çocuk yetiştirirken anne-babaların iletişim hatalarının her geçen gün arttığını söylüyor. Bu hataların çocuklarda fiziksel ve psikolojik hastalıklara sebep olduğunu söyleyen Yeşilyurt, anne-babası tarafından getirilen 13 yaşındaki Serkan’ın da aynı problemi yaşadığını kaydediyor. Ailesinin üzerinde kurduğu sosyal baskı yüzünden Serkan şimdi obezite ile mücadele ediyor.

Çocuk ve ergen psikoloğu Büşra Güneş de genellikle anne-babaların kendi yetersizlik duygularının çocuklara yansıtıldığını söylüyor. Mükemmeliyetçi anne-babaların, ‘Çocuklarımızın her şeyi tamam olsun, sosyal olsun, sportif olsun, sağlıklı olsun’ diye kendi isteklerini çocuklara yansıttıklarını aktaran Güneş, “Bize de böyle örnekler çok geliyor. Bu onların sosyalleşmelerini kötü etkiliyor. Çocuklara sunulan tercihler ikiye ayrılmalı. Başarı ve keyif ile ilgili. Bu ihtiyaçlara bakılmalı. Hangi derslere ihtiyaç olduğuna göre kurs seçimleri yapılmalı.” diyor.

ÇOCUĞUM, STRESTEN KAŞLARINI KOPARIYOR

  İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı Enstitüsü çocuk gelişimi ve eğitimi uzmanı pedagog Emine Eraslan ise şu ilginç örnekleri veriyor: “Yakın bir arkadaşımın kızını getirdiler. Çocuk çok küçük bir şeyi bahane ederek okula gitmek istemiyordu. Aynı zamanda birçok davranış bozukluğu olan çocuğun oyun oynamaya bile vakti yoktu. Bu çocuk hem piyano hem konservatuara gidiyordu. Ayrıca akşamları eve gelen öğretmenden özel ders alıyordu. Çocuğunun üstün zekâlı olduğunu söyleyerek getirdi bir anne. Baktım çocuğun kaşları yok. Çocuk, aile baskısı yüzünden girdiği stresle kaşlarını koparıyordu. Kimisi de yalan söylemeye başlıyor. Yaşına uygun oyun oynayacağı zaman ayırılmalı çocuklara. Ben, annelere ödev veriyorum. Çocuğu sınıf arkadaşlarıyla okul zamanı dışında bir vakitte buluşturmalarını ve onlara oyun zamanı oluşturmalarını tavsiye ediyorum. Çünkü artık sokakta oyun kültürü yok. Çocukların önüne elektronik oyuncağı koyup, arkadaşla birlikte oyun oynama kültürünü elinden aldık.”

Zaman

Aile Haberleri