Çocukları bunlarla terbiye etmek kalıcı fobiye yol açıyor!

Bilim adamlarına göre, korkular çocukluğun normal bir parçası. Yeni ve bilinmeyen her şey çocuğa korku verir.

Sümeyra Çiçek'in haberi:

Fakat bunların çoğu geçici ve yaşa özeldir. Hayvanlarla ilgili korku oranının yüksek olduğunu belirten uzmanlar, bu durumu; çocukları canavarlarla, öcülerle terbiye etmeye çalışan ailelere bağlıyor.

Her yaş için korkular farklılık arz eder. Mesela 3 yaşındaki birinin karanlıktan korkması normaldir ama 15 yaşında birinin karanlıktan korkması tedavi gerektirebilir. Çocuklarda uzun süren korkuların düzeltilmesi gerektiğini söyleyen Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Veli Kurt, “Karanlık odada kalan çocuk annesini gördüğü zaman sakinleşiyorsa bu tedavi gerektirmez ama annesinin yanında olmasına rağmen çocuk, uzun süre sakinleşmiyorsa bunun tedavi edilmesi gerekir.” diyor. Fobik davranış gösteren çocukların geçmişte ailesinin tutumunun önemli olduğunu vurgulayan Kurt, “Köpekle karşılaşırım diye dışarı çıkmayan çocuklar var. Köpek gördüğü zaman da donup kalıyorlar. Bu tarz olayların arka planında yaşanmış travmalar var. Ya köpek saldırısına uğramıştır ya da televizyonda buna benzer bir şey izlemiştir. Bilinçaltına yerleşen şeyler, öğrenilen durumlardır. Aileler, köpekten, canavardan öcülerden korkuttukları çocukların bilinçaltına bu korku yerleşiyor ve düzeltilmesi çok da kolay olmuyor.” ifadelerini kullanıyor.

Her fobinin bir hastalık olmadığını belirten Kurt, “Psikiyatrik bir hastalık demek için kişinin işlevselliğini de etkilemesi lazım. Mesela çocuk köpekten korkabilir ama karşı karşıya kaldığı zaman çığlık çığlığa kalıyor, avazı çıktığı kadar bağırıyorsa bu bir hastalık boyutudur.” diyor. Karanlık korkusu olan bir çocuk içinse aileye çok görev düştüğünü dile getiren Kurt, şu tavsiyelerde bulunuyor: “Çocuk karanlık nedeniyle odasına gidemiyorsa önce yanında annesi ya da babası varken birlikte koridorun ışıkları yakılarak odaya gitmeli. Odanın ışığı çocuk tarafından yakılması için motive edilmeli ve bu birkaç gün düzenli olarak yapılmalı. Odaya gidildiğinde korktuğu şeylerin neler olduğundan bahsedilerek birlikte iken böyle bir şey olup olmadığı sorulmalı ve aslında korkunun kendisinin ürettiği düşüncelerden kaynaklandığı anlatılmalı. Daha sonraki günlerde koridorun ışığı yakılmadan odaya kadar gidilmeli, odanın ışığı yine çocuk tarafından yakılmalıdır. Yine çocukla korkularına ilişkin konuşulmalı, bu da birkaç gün tekrar edilmeli. Bundan sonra koridorun ışığı sönük çocukla beraber gidilmeli, koridorda beklenmeli ve çocuğun tek başına odaya girip ışığı açması sağlanmalı, bunu başaran çocuk muhakkak sözlü olarak o anda ödüllendirilmeli; başkalarının da yanında bu başarısı güzel sözlerle motive edilmelidir.’’

Zaman

Aile Haberleri