Şu pandemi sürecinde aç-kapa düzenlemelerinde, en çok ilgi çeken ve merak edilen kararlar eğitim alanında oldu. Verilen kararların ve alınan tedbirlerin tüm toplumu ortak paydada ilgilendirdiği biliniyor. Her ailenin ya çocuğu veya torunu nedeniyle, okulla bir şekilde ilişkisi söz konusudur.
Kısmi kapanmayla çocukların evde bulunması, uzaktan eğitimle öğrenimlerine devam etmeleri yanında, Ramazan ayı münasebetiyle çocukların oruç tutma alışkanlığı ve uygulama disiplini kazanmasında bir tür kolaylaştırıcılığı da oldu.
Aileler de bu fırsatı kendi lehlerine çevirmesini bilmeliler.
Oruç Tutmanın Çocuklarda Kazanımları
Bir yönüyle oruç; yetişkinlerde Allah’a yakınlık, saygı, şükran, bağışlanma isteği gibi duyguları harekete geçirdiği gibi, çocukta da Allah’a olan güvenli bağlanmanın önemini öğretir.
Diğer yönüyle çocuk beyninde “Bir” varlığın olduğunu; her türlü ihtiyacını O’na sunabileceğini ancak bu isteklerinde bulunabilmesi için O’nun istediği şekilde aç kalarak, su içmeyerek kendisini eğitmesi gerektiğini anlamaya yöneltebilir.
Bu çerçevede, hem tok açın halinden anlar duruma gelebilmesi bir yana, açığı bizzat yaşayarak empati duygusunu canlandırabilir.
Oruç; çocuğun kişiliğinin şekillenmesinde önemli rol oynar. Oruç sayesinde çocuktaki taze, şekillenmemiş güdüler ve eğilimler, İlâhî değerlere uygun olarak şekillenir. Oradan ilâhî değerlerin kaynağı olan Kur’an’la ilişkisini anlar.
Orucun Çocuklara Kazandırdığı Beceriler
Oruç ve Eğitim – Hakkı verilerek tutulan ve farkındalık bilinci yüksek bir psikolojiyle tutulan bir orucun çocuğa kazandırdığı becerilere bakarsak şunları görürüz:
- İrade gücü
- Empati Kurabilme
- Sempatik Olma
- Sevgi
- Şefkat
- Dayanışma
Bu yazıda orucun sadece irade gücüne verdiği desteği ele alalım:
İrade üzerine yapılan çeşitli testler vardır. Bunlardan biri, Marshmallow Testidir. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Marshmallow_deneyi)
Deney, Walter Mischel tarafından 1970 yılında Stanford Üniversitesi içindeki bir anaokulunda gerçekleştiriliyor. Deneye 4-6 yaş arasındaki anaokulu çağındaki çocuklar katılıyor.
Deneyde Mischel ve ekibi her çocuğu özel bir odaya alıyor. Çocuk bir sandalyeye oturuyor ve önündeki masaya bir şeker konuluyor. Daha sonra çocuğa şöyle bir anlaşma sunuluyor:
“Ben odadan ayrılıyorum. İki seçeneğin var: Bunu ister şimdi ye, ister benim geri dönmemi bekle; eğer dönmemi beklersen bir tane daha kazanacaksın!” deniliyor ve çocuk yalnız bırakılıyor.
Zevki erteleyebilen çocuklar, deneyi yapan kişinin gelmesini bekliyorlar ve daha fazla şeker almak için önlerindeki şekeri yemiyorlar. Sabırsız çocuklar ise deneyi yapan kişinin gelmesini beklemeden şekeri yiyorlar.
Mischel daha sonra çocukların testteki davranışlarıyla yıllar sonraki hayatlarının seyri arasındaki ilişkiye bakıyor.
Bulduğu sonuçlara göre, daha büyük bir ödül almak için iradesini kullanıp sabreden çocukların ortak özellikleri şu şekilde sıralanıyor:
- Daha iyi konsantrasyon becerisi
- Kendi kendine yetebilme
- Yüksek özgüven
- Kendi kararlarını kendi verebilme
- Stresle başarılı şekilde başa çıkabilme
- Daha yüksek akademik başarı
- Daha düşük obezite riski
- Daha az bağımlı madde kullanımı
Peki çocukların zevki erteleme becerileri nasıl birbirinden bu kadar farklı olabiliyor?
Bu fark doğuştan mı geliyor yoksa sonradan mı öğreniliyor?
Aslında hem doğuştan gelen kişilik özelliklerinin bir etkisi var; ancak özellikle çocuğun yaşadığı çevrenin ve oruç gibi sabır becerisini kazandıran oruç tutmanın bu farkta çok büyük etkisi var.
Ebeveyn tutumu, anne babanın çocuğun ihtiyaç ve isteklerini hemen karşılıyor olması ya da ertelemesi, çocuklarına sabretmeyi öğretmemeleri bu becerinin yapı taşları olarak kabul edilebilir.
Marshmallow (şekerleme) almayı reddetmek; uygun olmayan davranışlar, şiddet, kendini kontrol edememe gibi daha ciddi tepkilerden uzak durma durumu için bir metafor olarak kullanılıyor ve “Engelleyici kontrol” olarak da adlandırılıyor.
Doğal tepkilerimiz olumsuz bir sonuç doğuracaksa ya da mevcut problemi artıracaksa bunları engelleyebilmek anlamına geliyor.
Marshmallow Testi Bize Oruçla İlgili Ne Söylüyor
İnsan hazır lezzete müpteladır. Başına aldığı çeşitli belaların temelinde de hazırdaki bir dirhem lezzeti, gelecekteki batmanlarca lezzete tercih etmesidir.
Bediüzzaman’ın deyişiyle, “Nefs-i insaniye, muaccel (hemen erişilebilen) ve hazır bir dirhem lezzeti, müeccel (ertelenmiş), gaip (bilinmeyen) bir batman lezzete tercih ettiği gibi, (tersine durum) hazır bir tokat korkusundan, ileride bir sene azaptan daha ziyade çekinir.” (Kaynak: Lem’alar, On Üçüncü Lem’a, Yedinci İşaret).
O zaman bu davranışın ters yüz edilmesi kaçınılmazdır. İnsanlar arasındaki “kazanıma dayalı farkların” ortaya çıkmasında insandaki negatif davranışları tersyüz etmekle mümkün değil midir?
Marshmallow İrade testinin temelinde de bu sabır ve irade eğitimi vardır.
Hazır zevke eğilimi olan insanın, henüz çocukken (9+) bu becerileri kazanması; sabrı kuşanarak irade becerisi kazanması onun geleceğinin de şekillendiricisi değil midir?
Şimdi söyler misiniz; çocuklara lüzumsuz şefkat gösterip, aç kalmasın diye onları iradelerini ve sabır gücünü destekleyen oruç ibadetinden mahrum bırakmak, çocuğa sabır eğitimini veren Ramazan ayını ıskalamış olmaz mısınız?