Çocukluğum Almanya’nın Mannheim şehrinde geçti. Mannheim Üniversitesine yakın bir yerde oturuyorduk. O evin çocukluğumda beynime yer etmiş olan ismi “fareli ev.” Evin içinde iri iri fareler cirit atardı. Annemler bir yere gittiğinde kanepeleri birbirine bitiştirip kardeşlerim Abdullah ve Saliha’yı içine oturtur, onlara sarılıp annemlerin geri dönmesini korkuyla beklerdik.
Bu olumsuzluklarının yanında, evimizin güzel olan bir özelliği vardı: Aynı avlu içerisinde iman hizmetlerinin yapıldığı medresemizin de orada bulunması.
Veee tabii ki 70’li yılların ortalarında orada kalıp çok önemli hizmetlerde bulunan iman hizmetkârı rahmetli Ali Uçar Abi… Çocukluğumuzun en tatlı anılarından birisidir Ali Uçar Abi ve konferansları. Her zaman güleryüzlü, biz çocuklara çok şefkatli bir üniversite talebesi. Şehir-şehir, semt-semt dolaştığımız konferansları unutulur gibi değil. Arkadaşım Yakup ve ben onun konferanslarının sonunda sahneye çıkardığı minik maskotlarıydık. Yakup Afşaroğlu:
Ben küçük biy askeyim
Şınıylayda gezeyim
Vatanıma göz dikeni
Topuğumla ezeyim
diye yere topuklarıyla vurur, onun sonrasında benim Saff süresinin 13. ayetinden ﻧَﺼْﺮٌ ﻣِﻦَ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﻭَﻓَﺘْﺢٌ ﻗَﺮِﻳﺐٌ ﻭَﺑَﺸِّﺮِﺍﻟْﻤُﻮْٔﻣِﻨِﻴ “Nasrun minallahi ve fethun karib ve beşşiri’l-mü’minin” i okumamla sahneden inerdik. Yaşımız küçük olmasına rağmen bize o kadar kişinin karşısında bunları yaptırarak değer vermiş olurdu.
Ben de onu o kadar çok seviyordum ki, okuma yazmayı öğrendikten sonra Risale-i Nur’u onun gibi okumak için çok çabalıyordum.
Şimdi düşünüyorum da bizim çocukluğumuzda bize modellik yapan ne kadar hayırlı insanlar olmuş. Ne kadar şükretsem azdır.
Model dedim de Risale-i Nur okuma konusunda taklit etmeye uğraştığım Ali Uçar Ağabey iken Kur’an-ı Kerim’de de Salih Uğur olmuştu. Onun mest eden okuyuşundan dolayı 10. cüzün ilk sayfasını ezberlediğimi hatırlıyorum. Hem de aynı tarz ve usulde.
Çocuklarımızın kimleri model veya örnek seçtiklerini takip etmek bizim en önemli kaygımız olmalı.
Vee annemle babam… İman ve Kur’ân hakikatlerini öğrenebilmem için verdikleri emeklerin dahi haklarını ödeyemem. Babam beni çocukluğumda kucağına oturtur ve Kur’an-ı Kerim’i de benim kucağıma koyar, öylece sesli okurdu. Ben Latin harflerinden önce o yüzüne baktığım mukaddes harfleri, babamın tatlı terennümü sayesinde okudum. Allah annemden, babamdan, Ali Uçar Abi den, Sevgili Alkan Hocamdan ve Üstadımın bütün talebelerinden ebediyyen razı olsun. Amin…
Bize öyle güzel bir ortam nasib ettiği için Allah’a hamd olsun.
Kaynak: Mehmet Sayın-BarlaPlatformu