Ali Demirel'in yazısı
Namaz kılmamaya bahane var mı?
Yemek yemeye vakit bulabilen bir insanın, başta namaz olmak üzere ibadete vakit bulamaması inandırıcı bir bahane olamaz.
Zaten vakit bulunmaz, Allah'ın bize her gün yeniden bahşettiği vakit tanzim edilir. Planlanan işler o zaman dilimine yerleştirilir ve yapılır.
Başlığa aldığımız cümle, namaz kılmama adına nefsimizin ürettiği en yaygın mazeret ifadelerinden birisidir. Yemek yemeye vakit bulabilenin, başta namaz olmak üzere ibadete vakit bulamaması inandırıcı bir bahane olamaz. Zaten vakit bulunmaz, Allah'ın bize her gün yeniden bahşettiği bu değer tanzim edilir. Planlanan işler o zaman dilimine yerleştirilir ve yapılır.
Kendince zamanın tamamını doldurup, bazı işleri yapmaya zamanım yok demek, "Ben zamanımı onlara harcamak istemiyorum, onların benim için önemi yok" demektir. En azından, "Benim daha önemli işlerim var, ibadete ayıracak vaktim yok" demektir. Sırf onun için gönderildiğimiz bu dünyada ibadetten daha önemli ne olabilir?
NAMAZ KILMAK ZOR MU GELİYOR?
Bir de başta namaz olmak üzere her türlü ibadetini yapmak istediklerini ama zor geldiği için yapmadıklarını söyleyenler var. Hâlbuki her bir ibadetin kendince görünen bir zorluğu olmakla beraber her çeşidiyle bütün ibadetler, hiç bir ölçüye göre gerçek anlamda zor değildir.
Mesela günde beş vakit namaz kılmak, iki katlı bir binanın merdivenlerinden yürüyerek çıkmak kadar insanı yormadığı gibi, çoğu zaman en basit bir iş kadar bile vaktimizi almıyor.
Öyleyse problem bu değildir. Problem ibadetlerin bizatihi zor oluşlarından değil, kişiye zor gelmesinden kaynaklanıyor. Çünkü nefis kulluk istemiyor. Zor olan nefsi kul olduğuna ikna etmektir. İknanın da işe yaramadığı zamanlarda onu birazcık zorlamaktır.
Bir farklı açıdan bakıldığında, burada iki türlü zorluk söz konusudur: Birisi dini sorumluluklarını ifa ve ibadetleri edanın zorluğu, diğeri dinin günah saydığı yasaklardan uzak yaşamanın zorluğu.
Hâlbuki ne ibadetlerin kendilerinde, ne de yasaklardan uzak durmakta gücümüzü aşan bir zorluk vardır. Yasaklardan uzak durmak, din yasaklamamış olsa bile zaten uzak durmamız gereken hususlarla ilgilidir. Farzlara ise mutlak manada ihtiyacımız vardır.
İBADETİ KALIPLA DEĞİL KALP İLE YAP!
İbadetler, kalıpla yapıldıkları zaman angarya gibi zor ve sıkıcı olurlar. Kalple yapıldıklarında ise derecesine göre huzur ve inşirah verirler. İbadetler, vücudun ihtiyacı olan gıdalar gibi günahlar da vücuda musallat olan mikroplar gibidir. Sağlığımız ise hem yeterli beslenmeye, hem hijyene bağlıdır.
Aynen bunun gibi her iki durum için zor olan ibadetin veya yasağa riayetin kendisi değil, nefsin kulluğunu kabullenmesinin zorluğudur. O kul olmak istemiyor. Eğer terbiye edilmezse onun tabiatında firavunluk da vardır kölelik de. Bir taraftan üç kuruş için kimlere ve nelere kulluk yapıyor ama Allah'a kulluk yapmaya gelince mutlaka bir bahane buluyor ve yan çiziyor.
Evet namaz konusunda mazeretler üretip onlara sığınma yerine onu kılma adına fırsatlar kollayalım.
Bugün