Colin Turner'ın yazısı (İngilizce aslından çeviri Muhammed Şeviker)
·
İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn. (Bizim bütün varlığımız Allah’ındır ve biz ancak O’na döneriz.)
Kur'an ilk indirildiğinde birçok ayet tek tek, bazen de birkaç ayet birlikte nazil olmuştur. Ve sonra, bütün bir surenin -ayetlerden müteşekkil bütün bir surenin- bir kerede indiği hâller de olmuştu. Koca kâinat kitabında okuduğumuz ayetler de bundan farklı değildir. Her ağaç tek bir ayet veya işaret olarak anlaşılabilir; unutmayalım, Arapça 'âyet' kelimesi her iki şekilde de çevrilebilir.
Benzer şekilde, tek bir insanın ölümü -yaşlılıktan ölen biri- belki de tek bir işaret olarak anlaşılabilir. Peki ya birkaç dakika içinde yüzlerce, belki de binlerce insanın hayatını alan bir depreme ne diyeceğiz?
Elbette bu, uzun bir surenin bir anda nazil olmasına benzetilebilir. Ölüm, hayatın dokusunun bir parçasıdır ve insanlar her gün ölür; gerçekten de dünyamızın dört bir yanında her gün yaklaşık üç yüz bin insan bu dünyadan göçüp gidiyor. Ve her bireysel ölüm, etkilenenler için üzücü olsa da ne kadar üzücü olursa olsun, tek bir ölüm nadir istisnalar dışında trajedi sayılmaz. Peki ya bir depremde olduğu gibi ölüm, geniş ölçekte gerçekleşmişse ne olacak?
Geçtiğimiz hafta Güney Anadolu [ve Kuzey Suriye ÇN] topraklarını sarsan depremler, henüz kesin olarak hesaplanamayan ölüm ve yaralanmalara yol açtı. Ben bu pasajları kaleme alırken, kırk binden fazla insanın hayatını kaybettiği haberini aldım, sayının artacağı muhakkak gibi. Nasıl tanımlanırsa tanımlansın, bu, akıl almaz boyutlarda bir trajedidir ve bir anda vahyedilen kozmik, yaratılışsal ve metafiziksel işaretlerden oluşan koca bir sureyi andıran bir trajedidir.
Diğer bir deyişle, her Kur'an ayeti veya yaratılış belirtisi (âyet) gibi bu trajik olay da Kur’ân’ın kendisinin savunduğu kriterlere göre okunmaya, yorumlanmaya ve anlaşılmaya muhtaçtır.
Yani, ölüm de dâhil olmak üzere tüm varlıkları ve her şeyi ‘Yaratan’ın adıyla’ okuyup yorumlamamız gerekir. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, hiçbir şeyin tesadüfen veya sebepsiz olmadığını ve buna insan hatası, insan eylemi ve insan niyetinin birbirinden ayrı oynadığı olayları da dâhil ettiğini aklımızda tutmalıyız. Ve en önemlisi, şunu anlamalıyız ki, yaratılan tüm varlıklar ve olaylar İlahi onayla var olurken, Yaratıcımız, bireysel hayatlarımızın birçok kez onaylayacağı gibi, merhametlilerin En Merhametlisidir.
Bu depremler olduğunda Türkiye'deydik ve bu musibetin sonucunda sevdiklerini kaybeden insanlar tanıyoruz; çok sevdiğimiz bir arkadaşımız ailesinden 11 kişiyi kaybetti. Ve şüphesiz onun gibi daha niceleri vardır. Bir noktada Facebook'ta bununla ilgili bir paylaşım yapacağımı hemen anlamıştım ancak yine de olup bitenlere dair teolojik yorum yapma kanaatinde değilim.
Temel sebep şu: çok geniş ve anlayışlar itibariyle birbirinden çok farklı bir muhatap kitleye tek bir nihai açıklamanın sunulmaması gerektiğini düşünüyorum. Ve bundan dolayı trajedi hâlâ tazeyken, bu depremlerin anlamlarının tartışılmasını başka bir duruma erteleyeceğim.
Şimdilik, sizi dün bir yürüyüş sırasında çektiğim bir fotoğrafla; kışın kuru toprağında ilerleyen, uykudan sonra yeniden dirilmeyi vaat eden, karanlığın ortasında umut uyandıran, bize ölümden sonra yeni bir hayatın güvencesini veren bahar müjdecisi çiçeklerin resimleri ile baş başa bırakıyorum.
Allah'tan depremlerde hayatını kaybedenlerin hepsini şehîd mertebesine yükseltmesini, depremlerde vefat eden veya yaralanan sevdikleri olduğundan dolayı kederli ve kalbi kırık olanlara sabır ve feraset ihsan etmesini niyaz ediyorum.