Colin Turner'in yazısı
Eski bir gerçek ama büyük bir gerçek.
Anne karnındaki bebeği düşündüğümüzde, ona rahimden çıkıp başka bir dünyaya girene kadar kullanamayacağı birçok yeteneğin verildiğini görürüz.
Örneğin, çocuğun anne karnında gözleri vardır ama hiçbir şeyi göremeyecek kadar karanlıktır. Ağzı vardır ama onunla hiçbir şey yiyemez. Elleri var ama dokunacak pek bir şey yok. Kulakları var ama dinlemek için anlamlı bir şey yok. Bacakları var ama gidecek yeri yok. Burnu var ama koklayacak kandan başka bir şey yok.
Çocuk anne karnından 'ölüp' dış dünyaya doğana kadar ifade edilemeyen birçok yeteneği ve potansiyelleri vardır.
Şu kısacık dünya hayatında tam olarak gerçekleşemeyecek kadar çok yeteneğimiz ve potansiyelimiz var.
Yaradan'ın isimlerinin hepsini yansıtma yeteneğine sahibiz; bizi kainatın en uzak noktalarına götürebilecek hayal gücümüz; görünmeyenler dünyasının en ince gerçeklerini kavrama yeteneğine sahibiz. Ama onları ifade edebileceğimiz sınırsız, ebedi bir dünya olana kadar bu yeteneklerimizi tam ölçüsünde kullanamayacağız.
Yani anne karnındaki çocuğun kabiliyetleri doğumdan sonraki yaşamı işaret ettiği gibi, bizim dünyanın 'rahmi'ndeki kabiliyetlerimiz ölümden sonraki yaşamı işaret ediyor.