Colin Turner
Tartışmasız dilimizdeki en sinir bozucu iki kelime “doğal” ve “insan yapımı” kelimeleridir. Bu sözler, materyalist bir varoluş anlayışından kaynaklanır. Malesef biz inanan müslümanlar da bu sözleri kullanmanın tuzağına düşüyoruz.
Aslında kainatta ‘doğal’ olan hiçbir şey yoktur. Aynı şekilde kainatta ‘insan yapımı’ olan hiçbir şey de yoktur.
Bir çiçeğe ‘doğal’ demek, ya kendini yaratmış olmanın sonucudur -ki saçma- ya da kör, sağır ve dilsiz maddi sebeplerin gönüllü bir araya gelmesinin ürünüdür, bu da bir saçmalıktır.
Araba, bilgisayar, bina ve benzeri 'insan yapımı' denilen şeylere gelince. Yanlışlıkla insan yapımı diyoruz çünkü bir şekilde insanoğlunun bir şeyler yaratabileceğine inanıyoruz. Yapamayız.
İnsanoğlu bir ev inşa ederken, tek yaptığı maddeyi manipüle etmek ve onunla yeni şekiller ve yapılar oluşturmak. Hiçbir şey aslında bizim tarafımızdan sıfırdan, yoktan yaratılmıyor. Bir şeye ‘insan yapımı’ diyorsak, söz konusu şeylerin insan eylemleri müdahalesi sonucu oluşmuş ve şekillenmiş olmalıdır.
Tahtadan masa yapmakla mükellef olan insanoğlu, her an tüm alemlerin Yaratıcısı tarafından yaratılmıştır. Bu nedenle insanoğlu için hiçbir şekilde 'yaratıyor' denilemez. Andan ana yaratılan insanın nasıl bir şey yarattığı söylenebilir?
Bir bahçıvanın toprağı kazdığını, ağaç diktiğini, gül budadığını izlerken, onun bahçe eldivenlerinin mi kazmayı, dikmeyi, budamayı yaptığını söylüyoruz? Delilerin en delisi bile bunu saçma bulur.
Gerçek şu ki, her şey, her zaman, onların varlığına, rızkına ve devamına, Tüm Alemlerin Rabbinin daimi lütuf ve yaratıcılığına bağlıdır.
Hiçbir şey 'doğal' değildir, hiçbir şey 'insan yapımı' değildir: Dünya ve içindeki her şey Allah vergisidir. Özetle işte bu!