Colin Turner
Düşünsenize, parası ve yemeği olmayan, günlerdir yemek yemeyenlere ziyafet düzenliyorum. Zengin, renkli, ağız sulandırıcı, besleyici ve inanılmaz lezzetli yüzlerce farklı yemek yaparken hepsini beni izlemeye davet ediyorum.
Ziyafetin başlamasını beklerlerken, onları rahat sandalyelere oturtuyorum ve ara sıra, yaptığım yemeği tatmalarına izin veriyorum. Ama sadece biraz. Sadece iştahları açılsın diye.
Her zaman ne kadar nazik ve şefkatli ve cömert olduğumu, ne kadar merhamet ve anlayış dolu olduğumu söylüyorlar.
Sonunda ziyafet hazır. Sofra, en inanılmaz şeylerle dolu sayısız kase ve tabakların ağırlığı altında inliyor. Sonra biri zili çalar. Yemeği bekleyenler bunun akşam yemeğinin zili olduğunu hayal ederek sofranın yolunu tutar.
Onlara, "Bekleyin" dedim. "Bu akşam yemeği zili değil. Bu hepinizin burayı terk edeceğinize işaret eden zil. Hadi, eve gidin. Evimden defolun ve açlıktan ölün umurumda değil."
Şimdi, bir dakika önce bana 'merhametli', 'cömert', 'kibar' ve 'anlayışlı' diyorlardı. Ama gerçekten öyle miydim? İyiliğim sonunda nezaketsizliğe, şefkatim zalimliğe dönüştü.
Bu dünyada yaşadığım on yıllar boyunca, gerçek şefkat, gerçek cömertlik, gerçek merhamet ve gerçek anlayışın sayısız örneğine şahit oldum. Bu tür durumlar zıt kutuplarıyla karıştırılamaz.
Ve işte biliyorum ki Yaradan canımı aldığında beni sonsuz hiçliğe mahkum etmez.
Çünkü bu, O'nun tüm mutlak mükemmelliklerini mutlak kötülüğün örneklerine dönüştürür. Ama hayattaki deneyimlerim bana gösteriyor ki, kesinlikle kötü olan bir Allah fikri hiçbir şekilde gerçeklikle uzlaşılmaz.
O, mutlak bir şekilde şefkatli, cömert, anlayışlı ve merhametlidir ve bundan hiç şüphem yok. Ve O, gelecek dünyada (ahirette) bu sıfatları mükemmel halleriyle gösterecektir.
Buna inanıyorum ve bundan hiç şüphem yok.