Risale Haber-Haber Merkezi
İngiltere Durham Üniversitesi'nden Colin Turner, "Ey Risale-i Nur talebeleri herkesin susuz kaldığı bir zamanda sizlerin ellerinde bir ab-ı hayat var. Ne yapmamız gerektiğini biliyoruz bize düşen artık onu yerine getirmektir" dedi.
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından düzenlenen 11. Bediüzzaman Sempzoyumu'ndaki konuşmasında Turner, "Benim kanaatim İslam aleminin ibadetlerin zahiri ve siyaset konularına takılıp kaldığı ve imanını emniyette gördüğüydü. Benim kanaatim İslam aleminin kendisini kandırdığı ve aslında daha Mekke devrini yaşamadan Medine devrini oluşturmaya çalıştığıydı. Çıkardığım sonuç da iman temelleri üstüne inşa edilmeyen bir cemiyetin kum bataklığına yapılan bir inşaat gibi olduğuydu" şeklinde konuştu.
Çoğu kişi İslamiyet’i yalnızca bir devlet düzeni olarak anlıyor
26 yıl önce İstanbul’daki ilk Bediüzzaman sempozyumunda genç bir adam olarak İslam aleminin bir iman inkılabına olan ihtiyacı hakkında bir konuştuğunu, şimdi ise sempozyumda daha yaşlı bir adam olarak konuştuğunu hatırlatan Turner, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Son çeyrek asırda birşeylerin değiştiğini söylemek isterdim. Elbette bazı şeyler değişti. Ama pekçok şey aynı kaldı ve bazı açılardan pekçok şey daha kötüye gitti. Daha önce yapmamız gerektiğini söylediğim iman inkılabı gerçekleşmedi. İbadetlerin zahirlerine olan takıntı eskiye göre arttı ama siyasi meselelerdeki fıkhi tartışmaların gölgesinde kaldı. Görünen o ki çoğu kişi İslamiyet’i yalnızca bir devlet düzeni olarak anlıyor. Son 25 senede kendi öğretilerini kuvvetle dayatmaya çalışan devlet dışı bazı oluşumlar yalnızca İslamiyet’i umumun efkarında karalamaya sebep oldu ve cahillerin nazarında İslamiyet’i nefret içeren bir ideoloji veya daha kötüsü nihilist bir ölüm tarikatına çevirdi.
Bütün insanlık Bediuzzaman’ın telif ettiği kurtuluş reçetelerine muhtaç
Kanaatimce bütün bugünkü sorunlarımızın çözümü Halıkımızı bütün hesapların merkezine koyarak mahlukatı ve insanın mevcudiyetini okumaktan geçer. Mevcudat ile ilgili azim soruları aklı, kalbi ve hissiyatı tatmin eden bir biçimde cevaplayan benim bildiğim yegane eser Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur külliyatıdır. Bu umumi bir ihtiyaçtır bütün insanlık Bediuzzaman’ın telif ettiği kurtuluş reçetelerine muhtaçtır.
Ey Risale-i Nur talebeleri bize düşen artık onu yerine getirmektir
Fakat hayır işleri yakınlardan başlar. Biz Risale-I Nur’u okuyan ve takip edenler ellerimizde çağımızın sorunlarına çözümleri tutuyoruz. Müsbet hareket bu risaleleri hayatımıza tatbik ederek bu çözümleri dünyaya takdim etmemizi iktiza ediyor. Bir şehirde herkes hasta olsa ve tek hekim de tutsak bulunsa hepimiz onu kurtarmaya koşardık.
Ey Risale-i Nur talebeleri herkesin susuz kaldığı bir zamanda sizlerin ellerinde bir ab-ı hayat var. Bu gibi konferanslarla ve daha da önemlisi Said Nursi’nin beyan ettiği Risale-i Nur’un manasını yaşayarak ve başkalarına da yaşatarak birbirimizle tesanüd etmemiz lazım. Kur’an ın ferman ettiği gibi “festakim kema umirt”. Ne yapmamız gerektiğini biliyoruz bize düşen artık onu yerine getirmektir.”