Cuma namazı aslında iki rek`atır. Öğle namazı vaktinde cemaatle kılınır. Tek başına kılınmaz. Cuma namazına yetişemeyen kimse, yerine öğle namazını kılar. Cuma`nın farz olan bu iki rek`atından ayrı olarak, 4`ü farzdan önce, 4`ü de farzdan sonra olmak üzere, 8 rek`at da sünneti vardır.
Vakit girdikten sonra, önce Cuma`nın 4 rek`atlı ilk sünneti kılınır. Ondan sonra camiin içinde iç ezan okunur. Ezandan sonra hatib minbere çıkar ve hutbe okur. Hutbe bittikten sonra, mihraba geçerek imam olur ve cemaatle iki rek`at Cuma namazı kılınır.
Bu iki rek`at farzdan sonra, cemaat 4 rek`at da Cuma`nın son sünnetini kılarlar. Böylece Cuma namazı tamamlanmış olur. Bundan sonra biri 4, diğeri 2 rek`at olarak kılınan iki namaz daha vardır ki, bunlar Cuma ile ilgili değildir.
Dört rek`atlı olan Cuma`nın ilk sünneti gibi kılınır. İstenirse, son iki rek`atta sûre okunmadan da kılınabilir (öğlenin farzı gibi). Kılınan bu namazın ismi, Zuhr-i âhirdir. Niyet şöyle yapılır: "Niyet ettim vaktine yetişip de henüz üzerimden sâkıt olmayan son öğle namazına." Bu namaz şayet Cuma namazının sahih olmama durumu olursa, o günün öğle namazı yerine geçmesi için fakîhler tarafından düşünülmüş bir tedbirdir.
Şayet Cuma namazı sahih olmuşsa, bu namaz kazaya kalmış bir öğle namazı yerine geçer. Kaza borcu olmayan için ise, nafile namaz hükmünü alır. Zaten Cumanın sünneti gibi kılınmasının efdal olması da bu sebebdendir. Zuhr-i âhirden sonra da, iki rek`at vaktin sünneti diye bir namaz kılınır. Bu iki rek`at, sabah namazının kazâsı olarak da kılınabilir.