'Cuntacılar babamı döverek öldürdü, bize kalp krizi dediler'

27 Mayıs darbesinde birçok insan cunta tarafından zindanlarda işkenceyle öldürüldü. Bunlardan biri de dönemin İstanbul emniyet müdürü Faruk Oktay'dı.

Hüseyin Keleş'in haberi

Yassıada'da zindana atılan Oktay'ın ölüm sebebi, cuntanın raporlarına kalp krizi olarak geçti. Ancak cesedin ön kısımlarında toplanan kanlar, yapılan işkenceyi gözler önüne seriyordu. Müteveffa emniyet müdürünün o dönem 13 yaşında olan oğlu Emre Oktay, evinin kapılarını Zaman'a açarak yaşadıkları acıları anlattı. Gecenin üçünde evden alınarak ölüme götürülen babasıyla vedalaşamadığını söyleyen Oktay, "Tank ve top arabalarıyla evimizi bastılar. Mehmetçik geldi, nasılsa bir şey olmaz diye düşündük. Meğer gelenler cuntaymış." diyor. Oktay, babasının dövülerek öldürüldüğünü vurguluyor. 27 Mayıs öncesi gelen ihbarların Ergenekon soruşturmasındaki gibi araştırılmadığına dikkat çeken Oktay'a göre, bu yapılsaydı darbe önlenirdi.

Bu sene Cumhuriyet tarihindeki ilk darbenin 50. yıldönümü yaşanacak. 27 Mayıs 1960'ta yönetime el koyan 37 subay, Başbakan Adnan Menderes ve iki bakanını darağacına göndermişti. Birçok önemli şahsiyet ise cunta tarafından zindanlarda işkenceyle öldürüldü. Bunlardan bir tanesi de dönemin İstanbul emniyet müdürü olan Faruk Oktay. Yassıada'da zindana atılan Oktay'ın ölüm sebebi, cuntanın raporuna göre kalp kriziydi. Ancak ölümünden sonra vücudunun ön kısmı tamamen kan topladı. Oktay, aslında kalp krizinden değil, işkence sonucu ölmüştü. Darbe döneminde henüz 13 yaşında olan ailenin en küçük oğlu Emre Oktay, gecenin üçünde evden alınarak adeta ölüme götürülen babasıyla vedalaşamamış. Emre Oktay'ın 2 yaş büyük ağabeyi, babası öldükten 2 sene sonra verem olmuş. Kendisi ise büyük bir psikolojik travma geçirmiş. Oktay, bu yüzden psikolojiye merak salmış ve uzun dönem psikolog olarak çalışmış. 13 yaşındaki çocuğun gözüyle darbe gecesi yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "O dönemde Nişantaşı Vali Konağı Caddesi'nde ikamet ediyoruz. Gece yataktan büyük bir gürültüyle uyandık. Hemen cama koştuk. Evimizin önünde kaldırımları dağıtarak bir tank gelmişti. Dehşet bir şeydi. Sonra namluları ve ışıkları bizim eve doğru diktiler. Top da ayarlandı pencereye doğru. Evi uçuracaklar gibi bir hisse kapıldım. Sonra kapıya bir teğmen ve iki süngülü asker gelip 'beyefendiyi karargâha götüreceğiz' dedi. Ne olduğunu anlamamıştık bile. Vedalaşamadık babamla. Nasıl olsa Mehmetçik geldi, ne olacak dedik. Ama gelen cuntanın ta kendisiymiş. Babamı en son o gün gördüm." Oktay, darbecileri tarif etmeye çalışırken, "Düşman işgali gibi bir şey. Türk ordusunu da temsil etmiyor bunlar. Cunta bunlar." ifadesini kullanıyor.

Faruk Oktay, vazifesi nedeniyle o dönemde yaşanan öğrenci olaylarında polisin açtığı ateş sonucu birçok öğrencinin ölümünden sorumlu tutuluyordu. Ancak oğlu Emre Oktay, bu iddiaların bugün bile komik kaldığını belirtiyor: "Bütün olaylarda iki öğrenci ölmüş. Bunlardan bir tanesi Nedim Özpolat. Bu öğrenci hareket halindeki bir tanka tırmanıyor ve slogan atarken düşüyor. Diğer öğrenci Turan Emeksiz ise sekme bir kurşunla ölüyor. Başka ölü de yok." Büyük ağabeyinin, ilaçlarını götürmek için babasının yanına gittiğini söyleyen Oktay, büyük bir şokla geri döndüğünü aktarıyor. Darbeci askerler, babasına gönderilen ve ağabeyinin elinde bulunan ilaçları yere fırlatmış. Doğal olarak şikayetçi olabilecekleri bir makam da bulamamışlar. Emniyet müdürü olan babalarının ölüm haberini tam 4 ay sonra bir telefonla almışlar. 30 Eylül'de çalan telefonu evin hanımı açmış. Oğlu o an yaşanan hissiyatı "Dinledi dinledi ve yere yığıldı." cümlesiyle anlattı.

GENERALLERE, ONBAŞILARA TEKMİL VERDİRDİLER

27 Mayıs'ı devleti gasp etme darbesi olarak niteleyen Oktay, darbeden sonra ülkenin belini bir türlü doğrultamadığını söyledi. Oktay'ın ailesinin tüm mal varlığına diğer mağdurlara yapıldığı gibi el konulmuş. Darbe döneminde büyük aşağılamaların yaşandığını söyleyen Oktay, şu çarpıcı örnekleri veriyor: "Generallere, onbaşılara tekmil verdirttiler. Yaşını başını almış milletvekillerine rütbesiz askerler bile tokat attı."

27 Mayıs darbesinin günümüze yansımalarının da olduğunu söyleyen Emre Oktay, özellikle Ergenekon ve son dönemlerde ortaya çıkan darbe planlarına dikkat çekti. Ergenekon ve darbe planlarındaki birçok ismin darbe dönemindeki Harbiyeliler Yürüyüşü'nde yer almasını manidar bulan Oktay, şöyle konuştu: "Şener Eruygur, Tuncer Kılınç, Çevik Bir, Hurşit Tolon, Edip Başer, Çetin Doğan, Yaşar Büyükanıt, İlhami Erdil, İsmail Hakkı Karadayı gibi isimler vardı. Bu isimlerin hepsi daha sonra terfi ettirildi. Ordu içinde geçmişten gelen bir darbeci damar var. 1960 öncesi darbe yapılacağı yönündeki ihbarları Ergenekon gibi deşselerdi darbe olmazdı. Şimdi Ergenekon'un ve Ayışığı, Sarıkız, Balyoz, Kafes gibi darbe planlarının ortaya çıkartılmasıyla bir 27 Mayıs önlendi."
Zaman
 

Toplum Haberleri