بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ
7.kat
Emekli kadın öğretmen ile doktor kızı oturur.
Mühendis eş/baba bir tokat yüzünden evden uzaklaştırıldı ve boşandı gitti.
Nere gitti ne etti bilinmez.
7. kattan dünyanın en güzel; dağ silsileleri, göğü, denizi görülür. Bu denizin görünmeyen karşı yakasında Mısır'ın İskenderiye şehri vardır. Manzaralar her an değişir ama bir kere olsun, tefekkürle bakılıp şükredildiği çok şüpheli.
Kadının anası ölünce taziyeye gidildi. Kur' an okundu, karşılık verilmedi vb.
6.kat
Orta yaşlı bir çift ve iki lise mezunu çocukları var. Bu kattan da 7'de görülen tüm özel özgün güzellikler görülür amma gören göz, sevinen kalp, gülen yüz var mıdır çok şüpheli.
İlk geldiklerinde hoş geldin için ziyaret edildiler. Kadının annesi ölünce başsağlığına gidildi, mevlüdlerine icabet edildi. Amma mukabele edilmedi, selamlar alınmayınca artık verilmez oldu. Çocuklarına okulca faydalı olundu, çocuklarıyla asansör sohbeti devam ediyor!
5.kat
Şu an yaşlı, namazlı bir kadın ve küçük çocuklu dul bir kızı oturuyor.
İlk taşınmalarında merdivenleri bozup çizdiler. Asansör girişindeki cam mozaikler kırıp dağıtıldı.
Şimdi rahmetli olan eş/baba namazlı bir insandı.
Bu yüzden çok ilgi ve yardım gördü. Evine hoşgeldinize gidildi. Sohbet edildi.
Sonra başlarına fetö musibeti uğramış, başkaları anlattı. Memur çocukları hapse girmiş.
Düğüne davet edildi gel(e)mediler. Amca ölmüş, yoktuk, duyunca başsağlığı dilendi, Kur'an okunup dua edildi, amma ziyaret mukabelesi olmadı.
Teyze de namazlı niyazlı, merdiven önü sohbeti yapılıyor.
Bu aileden önce 5. katta Iraklı Türkmen bir karı koca ve ufak çocukları otururdu.
İlk geldiğimizde olmadık işler çevirdi. Otopark anahtarını vermedi, kömürlüğü elimizden almaya kalktı.
Buna rağmen evine gidildi, annesi gelince eli öpüldü. Osmanlı tavırlı kadıncağız bize bayıldı. Risale dersi yapıldı, çok alaka gösterildi amma mukabil ziyaret olmadı.
4.kat
Orta yaşlı karıkoca oturur. Adam emekli. Çocukları İstanbul'da çalışıp okuyor.
İşi gücü okumak, yazmak, insanlarla ilgilenme ve yardımcı olma çabası.
4. katın sağ bitişik apartman dairesinde Ali amca oturur.
Almanya'dan karı koca emekliler. Ali amca müttaki, ehli salat, akraba ve köyündeki garip ve yoksullara hazır paket ve para yardımı yapar.
Kara Davut/Peygamberler tarihini okuyup ezberlemiş. Her yakın bulduğuna peygamberler tarihi anlatır. "Adem babamız ile Havva anamız..." Menkıbeli ve İsrailiyat katkılı da olsa.
Almanya'dan ilk geldiklerinde tanışıldı ve 20 yıla yaklaşan bir dostluk, ahbablık devam ediyor. Karı koca sayısız hac ve sayısız umreye gittiler. Diyanet'in bitmeyen yanlışlarına kızıp Umre yerine Türkiye gezilerine başladılar.
En az 10 yıl, Hacı Ali amcanın peygamberler tarihi ve Almanya hatıralarını, hiç kesmeden 25 kere dinlemişimdir. Her anlatım ancak söyleyecek lafı kalmayınca ve çok konuştuğunu farkedince biter ve mübalağasız birkaç saat sürerdi.
Kesintisiz dinleyeme alıştırdığım için, alışkanlık yaptı ve ara ara tekrarlandı, araya giremedim.
İlk ve son kez başıma gelen tek yanlı bu anlama/dinleme işine halen şaşarım.
Ali amca bu yüzden olacak, anlatımsız ve hitabetsiz bulur beni.
Bazen araya girip nutukçuluğumu ispata giriştiysem de, hacı amcam fırsat vermedi. Giriş yapınca dinlemez olup konuyu değiştiriyordu. Hep konuşkan cami hocalarını över ve gıpta eder.
O Alamanya acı vatan hikayemizin sağ kanadını temsil eder.
Orda neler yaşadığını Allah bilir. Rayn Nehri boyu gezilerini, kenarındaki Dom Katedrali'ni ve Almanların iyi ve kötü yanlarını anlatıp, sonunda ülkemizin eşsiz güzelliğini ve insanımızın iyiliğini anlatır sonunu, disiplinsiz ve duyarsızlığımıza bağlar ve off of çeker Ali amcam.
Orda kızından çok çekmiş ve Almanla evlenmiş bunu kendine yedirip hazmedemez.
Amma oralar o zaman buralar gibi değildir. Şimdi buralar da oralara benzedi ya.
Kızına fiske vuramazsın ve elin gavuru göz göre göre kızını ayartır evlenir ve Almanlaştırır!
Kaç kere adamı da kızını da öldürmek ister amma sabreder imanı bir çıkış yolu gösterir ve gavur hapsanesinde çürümeden kurtulur.
Oğlu yönünden de şanslı değildir, hikayesi kızınınki gibi. Ama oğlu Türkiye'de.
Ali amca aile yönünden kendini şanssız sayar.
Hasta eşi yoğun bakımdan yeni çıktı ve oğlunun evine yerleşip bakıcı tutacaklarmış.
Ziyaretine gelmemizi Ali amca istemedi.
Teyzeyi yatalak ve konuşamaz görmemize katlanamıyor anladığım kadar.
Bereket para sorunları yok, eşi de emekli, teyzenin birçok dairesi varmış.
Onlara dua ediyorum.
Ali amca bu zamanda eşi az bulunur, sağlam yardımsever bir müslüman. Namazlarına çok dikkat eder, eşi hasta olana kadar şehir camilerinde yayan tur atardı.
4. katın sol bitişik apartman dairesinde yaşlı hastalıklı bir karıkoca vardı.
Amca geceleri çok aksırır, öksürür lavaboya taşınırdı ve öldü. Eşi ara sıra balkonda görünürdü, sanki şimdi yatalak gibi. Orta yaşlı sadık vefalı oğlu bakıyor.
3. kat
Bu katta bayan bir öğretmen annesiyle otururdu. Bir oğlu vardı, kadın eşinden ayrılmıştı.
Bu evi almak isterken alttaki dişçiyle olmadık Alicengiz oyunları çevirdiler. Almanya'dan emekli yaşlı bir çiftten, bu evi kelepire almak istiyorlardı.
Ama nasip olunca gelir Şam'dan Yemen'den demiş ya atalar, öyle oldu nasip oldu.
Şimdi 3. katta kadın öğretmenin gavur ergeni erkek kardeşi, tek başına oturuyor.
Selam sabah vermez ve de katiyyen almaz. Acayip bir ademoğlu ki sormayın.
2. kat
Burda önce dişçi oturuyordu şimdi muayenehanesi.
Cuma'cı ama anasının gözü, fırıldak, ekmediği yerden biçer. Ona delioğlan diyorum.
Olumsuz tanıştık şimdi orta şekeriz.
Sünnetine gittik, okuldan dönüp evi kapalı bulan küçük oğluna evi açtık vb.
Ama bu komşu paradan başka bir şey bilmez. Yağa yatır bala batır ııh değişmez.
2. katın altı ile kadın kuaförün üstünde bir ara yarım daire var. Kim kalır kim yaşar karışık.
Burası, anasının gözü fırlama müteahidin hileden var ettiği daire. Apartman çatı katını da hileyle çıktı ve damdan olağanüstü manzaraları seyredecek bir yer bırakmadı oturanlara.
Giriş katı kadın kuaförü, nasıl anlatsam ki?
Korona öncesi müşteriler eğrek yerindeki gibiydi. Yani fabrika gibi çalışıyordu. Şimdi biraz seyreldi.
Müziği, kimyasal pis kokuları, bahşişçi bağırtıları, gece davulu, sigara dumanı ve izmaritleriyle başa sıkıntı.
Geçenlerde ilk defa onlar adına sevindim.
Çünkü çoğunlukla evlenenler geliyordu, evlilikler ise hazine altını gibi azalıyordu. Kuaför gözüme şu an, kutsal görünmeye başladı inanın.
Karşı komşular da buna benzer hallerde görünüyor.
Eşimle dertleşirken, bizde mutlaka bir uğursuzluk olmalı ki böyle oluyor diyoruz. Yoksa herkes vahşi biz yahşi olur mu yaa.
Amma kaderde böyle yazılmış ki kazası böyle oldu.
Bu tablo ürkütücü, korkutucu, acı verici geliyor ve asla kabullenemiyorum.