İnkâr-ı Ulûhiyet inkâr-ı ahiret,
Düsturu olmuş aldatıp durur,
Eğer bu konuda ta’lîmin yoksa,
Vesvese deryasına daldırıp durur.
Deccalı bilmeyip aldanacaklar,
Deha-i a’ver-i-halâs, sanacaklar,
Cezbedar-ı nârına, hep yanacaklar,
Ferâseti nasip et bildir Allah’ım.
Küfür karanlığı kendinde, kâim,
Zulmeder insanlara, dessas-ı zâlim,
Açılır gözler, bilinse, çevrilen film,
Fark eden kullardan eyle Allah’ım.
Şeâir-i İslâm’ı, çalışır tahribe,
Münâfık-âne iş görür, mütegallibe,
Çektikçe çeker tâbilerini, dibe,
Bizleri tuzağından koru Allah’ım.
Dinsizlik mümessili, o denî Deccal,
Kanunu koyar da, uymaz, kanuna,
Milletin mukaddes dini, uğruna,
Kalkışana, mürteci, der durdurur.
Sûrî bir hürriyet, sunar insana,
Haramı-helâli, kaldırıp gider,
Sersemlik sarhoşluk müskirât ile,
Mutlu, mes’ûd, haneyi, târümar eder.
Müskiratı massedip, şişecek, sünger gibi,
Nâşını da fırlatıp atacak, yerin dibi,
Tam da Hadislerin dediği gibi,
“Şerrinden insanlar dağlara gider.”
Eli delik olup da, alışacak israfa,
“Damına düşenler de esir israfa,”
“Secde kendine, serfüru heykeline,”
Dam-ı Deccalânesinden koru Allahım.
Para, silah, ölüm, zulüm şiârı,
Tüm dünyada acıların mimarı,
Yüce Rabbim bir vursa da şamarı,
Yedi düvel birlikte pek rahat eder.
Bütün izm’ler onun, izinde bugün,
Eksik değil dünyada vahşet ve hüzün,
Sürünsün yerlerde o menhus yüzün,
Deccal’ın şerrinden koru Allahım.