Demokrasi ne ki onun şehidi olsun? Bizim mahallenin ürettiği bir kavram değil, bize ne kadar fayda verebilir; bir yere kadar ötesi zarar!
Toptancı kabul ve toptancı ret ikisi de dengesizlik hali. İki de bir demokrasi deyip gevelemek; onda takılı kalmak biraz da zokayı yutmak! “Başörtüsü” gibi.
Hem demokrasinin belli bir normu da yok; değişken, elastiki ve göreceli! Demokrasi diyarı Avrupa’da dün tesettür serbest iken bugün birçok yerinde yasak! Kendine demokratlar!
ABD Irak’a demokrasi ihraç etmek için işgal etti. Muhtemelen Suriye’nin demokratlaşması için oradalar; demokrasi sağlam rayına oturdu şimdi çekiliyorlar!
Ortadoğu ihtilallerinin çoğunda perde arkasında onlar var; demokrasi onların Truva atı! “Arap Baharı” öyle bir bahar.
Sadece saçı örtmek diye bir şey yok; tesettür var, hayâ var edep var, yüzü gözü muhafaza etmek var. Başörtüsü demokratik bir kavram; demokrasi zokasını yutarsanız “başörtüsünü” kabullenmeniz zor olmaz.
Başardılar mı evet büyük oranda başardılar; sokaklarda epey başörtülü var fakat tesettürlü az.
Bilhassa 15 Temmuz’dan sonra “Demokrasi Şehitleri Meydanları” çoğaldı; kavram tutsağından kurtulamadık daha da esir olduk!
Zahire bakarsanız çok rahat günler yaşıyoruz, batına bakınca da çok tehlikeli günler içindeyiz, çok ciddi varlık meselemiz var, içten içe eriyoruz! Demokratik başörtüsü şal gibi çoğunu örtüyor!
Onların iyi dediği demokrasinin daha iyisi bizde var. Hayatımız ile gösteremediğimiz ve kavramlaştırarak âleme şahitleştiremediğimiz için böyle yenik görüntü sergiliyor ve teknoloji gibi mecburen kullanıyoruz!
Demokrasi her şeyi ile kötü değil elbet çok şeyi çözmediği de gerçek. Seçicilik ve dikkat ile iyi yöne kanalize edilebilir, o da bir yere kadar.
Şehitliğin en kısa tarifi “Allah yolunda ölmektir”, tesettür de Allah emrettiği için ubudiyet şuuru ile yapmaktır.
Nazarlar zahire kaydığından rehavet kaplıyor, meydanlar demokratlara kalıyor, demokrasi şehitleri tabelaları yükseliyor. Başörtülüler çoğaldı, yasak da kalktı; öyleyse iyiyiz!
Hiç de değil!