Demokratik bir ülkede asker, siyaset yapamaz

Alman Heinrich Böll Stiftung Derneği'nin Türkiye temsilcisi Ulrike Dufner, demokratik rejimlerde askerin siyasî varlığının kabul edilemeyeceğini söyledi


Fatih Vural'ın haberi

Dufner, 'siyasî alanı askerî sembollerden temizlemek' gerektiğini anlattı. Gazeteci-yazar Ali Bayramoğlu ise Türkiye'nin askerî vesayetten arınmasının kolay olmayacağını kaydetti: "Arjantin, Brezilya bunu 30 yılda yaptı. Türkiye, bu yola yeni çıktı."

Alman Heinrich Böll Stiftung Der-neği'nin düzenlediği 'Türkiye Siyasetinde Ordunun Rolü: Asker-Sivil İlişkileri, Güvenlik Sektörü ve Sivil Denetim' başlıklı panelin ilk gününde sivil-asker ilişkileri ve ordunun siyasetteki rolü konuşuldu. Heinrich Böll Stiftung'un Türkiye temsilcisi Ulrike Dufner, Almanya'da askerin yemin töreninin Meclis binasının önünde yapılmasının dahi kamuoyunda büyük bir tartışmaya yol açtığını söyledi. Dufner, "Orduyu sivil kontrol altına almak, siyaseti sivil alan olarak görmek, siyasi alanı askerî sembollerden temizlemek gerekiyor. Demokrasilerde darbe planları kabul edilemez." dedi. TESEV'e ve STK'lara yönelik fişlemelerin de asla kabul edilemeyeceğini belirten Dufner, şunları söyledi: "Demokratik bir ülkede asker siyasetten çekilmelidir. Bunun başka yolu yoktur. Orduya yönelik kararlar verenler, ordunun kendisi olmamalı. Almanya'da barışta ordu adına karar veren milli savunma bakanı, savaş döneminde ise sivillerdir. Ordunun işlediği suç sivil yargıda yargılanır."

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, Kafes Planı'nın orduda bu tür eylem planlarının sık sık yapıldığını gösterdiğini vurguladı. Lagendijk, "Genelkurmay demeli ki, 'Ben kendi çizgilerimi belirleyeceğim. Amacım, gayrimüslimleri öldürüp bu ülkede kargaşa yaratmak değil.' Ordu bu konuda belgeler sahte demektense, kendini temizlemesi lazım. Gerçeğin saati çalmıştır." diye konuştu.

ASKERî VESAYETTEN ARINMAK KOLAY DEĞİL

Türk siyasetinde ordunun rolüne yönelik sunum yapan gazeteci-yazar Ali Bayramoğlu, TSK'nın devlet içindeki mali, idari ve politik özerkliğine dikkat çekti. Türk devlet geleneğinde temel yetki ve sorumluluğun askerî vesayet rejimine göre düzenlendiğini anlatan Bayramoğlu, şöyle devam etti: "Türkiye'de bir yetki bozukluğu var. Örneğin Milli Savunma Bakanlığı, askeri harcamada yetkili görülmesine rağmen, tüm yetki Genelkurmay'ın elindedir. Bu da aşırı siyasallaşmayı üreten koşulları devreye sokar. Askerî vesayetten arınmak çok kolay değil. Arjantin, Brezilya 25-30 yılda bunu başardı. Türkiye, bu yola yeni çıktı."

TOPLUMSAL KAMPANYA ŞART

Siyaset bilimci ve yazar Ömer Laçiner ise askerî denetimin siviller tarafından yapılamamasını 'bir cumhuriyet sorunu' olarak değerlendirdi. 'Türkiye'de cumhuriyetçi felsefeyi sindiremeyen en temel kurumun ordu olduğu üzerinde duran Laçiner, "Çünkü cumhuriyet, askerî denetimin sivil alanla anılmasıdır. Bunu yapamıyorsa cumhuriyet değildir. Askerî vesayetten kurtulmak için toplumda çok ciddi bir ideolojik kampanyanın başlatılması gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Medya 'Kafes'e karartma yapıyor

Türkiye Siyasi Sistemi ve Ordu' adlı ilk panelin moderatörlüğünü yürüten gazeteci Cengiz Çandar, ordunun Cumhuriyet'in kuruluşundan beri bu ülkenin bir numaralı sorunu olduğunu ve olmaya da devam edeceğini söyledi. Deniz Kuvvetleri'ndeki cuntanın hazırladığı Kafes Operasyonu belgesini, bugüne kadar ortaya çıkanların en vahimi olarak değerlendiren Cengiz Çandar, belgenin Türk medyası tarafından karartıldığını anlattı. Çandar, "Yeni belge bugüne kadar görülenlerin en vahimi. Gayrimüslimlere yönelik cinayetlerle iç gerilim yaratmayı ve bunu Müslümanların üzerine ve onların siyasi temsilcileri gibi algılatılan siyasi iktidarın üstüne yıkmaya yönelik... Bu belge bir sürü fişlemeyi de içeriyor. Belgenin tarihi önemli. İddianamelerde yer alan Özden Örnek'in darbe günlüğü, Mustafa Balbay'ın günlüğü gibi 2003-2004'e giden bir belge değil. Islak imza gerçek mi, değil miydi tartışmaları oluşturan bir belge değil. Tutuklu Deniz Kuvvetleri personelinden çıkmış CD kayıtlarıyla kendisini doğrulayan bir belge ve Mart 2009'a ait. Başbakan da, Genelkurmay da 'belge sahte' diyemedi. Bu belge, Türk medyası tarafından akıl almaz bir karartmaya tabi tutuluyor. Bunlar, bu paneli daha anlamlı kılıyor." ifadelerini kullandı.
Zaman

Toplum Haberleri