Bismillahirrahmanirrahim
Aziz, sıddık kardeşlerim,
لِكُلِّ مُصِيبَةٍ :
(إِنَّا ِللهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ) (*)
Ben hem kendimi, hem sizi, hem Risale i Nur’u tâziye ve merhum Hâfız Ali’yi ve Denizli Mezaristanını tebrik ediyorum.
Meyve Risalesinin hakikatini ilmelyakîn ile bilen bu kahraman kardeşimiz, aynelyakîn ve hakkalyakîn makamına çıkmak için, kabre cesedini bırakıp melekler gibi yıldızlarda âlem-i ervahta seyahate gitti ve tam vazifesini yapıp terhisle istirahate çekildi. Cenâb-ı Erhamürrâhimîn, Risale-i Nur’un bütün yazılan ve okunan harfleri adedince defter-i a’mâline hasenat yazdırsın. Âmin.
Ve onların sayısınca onun ruhuna rahmetler yağdırsın. Âmin.
Ve kabrinde Kur’ân’ı, Risale-i Nur’u ona şirin ve enis arkadaş eylesin. Âmin.
Ve Nur fabrikasına onun yerine on kahramanı ihsan edip çalıştırsın. Âmin, âmin, âmin.
Siz dahi benim gibi dualarınızda onu yâd ediniz. Bin lisan onun lisanı yerine istimal edip, o kaybettiği bir hayat ve bir dil yerinde mânevî bin hayat kazandı diye rahmet-i İlâhîden ümitvarız. (Şualar-On Üçüncü Şuâ)
Bediüzzaman Said Nursi
(*) Her türlü musîbet karşısında söylediğimiz söz şudur: “Biz Allah’ın kullarıyız; sonunda yine Ona döneceğiz.” Bakara Sûresi, 2:156,