İzmir 7. Tüketici Mahkemesi, IMEI kaydı yapılmadığı için telefonu kapanan avukatı, kentte 30 Ekim 2020'de meydana gelen depremde yakınlarına ulaşamadığı gerekçesiyle cep telefonu üreticisi firma hakkında açtığı manevi tazminat davasında haklı buldu.
İzmir'de yaşayan avukat Serhat Sökmen, garanti süresi devam eden cep telefonunun arızalanması üzerine Haziran 2020'de yetkili servise götürdü. Yetkili servis görevlisi, gerekli kontroller yapıldıktan sonra telefonu belli bir ücret karşılığında yenisi ile değiştirip cihazı Sökmen'e iletti.
Yetkili servis, Sökmen'e ayrıca "telefonun IMEI kaydı 90 gün içerisinde yapılacak, konuyla ilgili gelen mesajları dikkate almayın" şeklinde bildirim yaptı.
Mesajla 27 Temmuz ve 28 Eylül 2020 tarihinde "IMEI kayıt altında olmadığından cihazının kapatılacağı" uyarısı yapılan Sökmen, durumu ilgili yetkili servise mail yoluyla bildirdi. Sökmen'in telefonu 29 Ekim'i 30'una bağlayan gece uyarılara ilişkin bir şey yapılmadığı için kapandı.
Telefonunun kapandığını sabah fark eden Sökmen, firmayı aradı ancak sorun çözülemedi, aynı gün İzmir'de 6,6 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
Deprem anında Çiğli'deki ek adliye binasında bulunan Sökmen, telefonunun kapalı olması nedeniyle yakınlarına ulaşamadı. Deprem sonrası trafiğin de çok sıkışmasıyla ailesiyle 2-3 saat sonra bir araya gelebilen Sökmen, acil bir durumda yaşadığı mağduriyet nedeniyle yetkili servis ve üretici firma hakkında manevi tazminat davası açtı.
Dosyayı inceleyen İzmir 7. Tüketici Mahkemesi, üretici firmanın 12 bin 500 lira manevi tazminat ödemesine hükmetti. Sökmen, faiz ve vekalet ücretleriyle 20 bin liraya yakın tazminat kazandı.
"Acı, elem, üzüntünün bir nebze telafisi için"
Mahkeme kararında, şu ifadelere yer verildi:
"Cep telefonunun IMEI numarasının kayıt altında olmaması sebebiyle davacıya satışından bir süre sonra telefonun 29 Ekim'i 30'una bağlayan gece kapandığı, İzmir'deki deprem sebebiyle gerek davacı gerekse davacının ailesi ve yakınları birbirleriyle iletişime geçememiş ve haber alamamış olmalarından kaynaklı yaşanan panik, duyulan endişe, kaygı ve üzüntü ile olayın vahameti, davacının yaşamış olduğu acı, elem, üzüntü ve kederin bir nebze telafi açısından koşulları oluşan manevi tazminat isteminin ayıplı malın üreticisi firmadan tahsiline karar verildi."
Mahkeme, yetkili servis aleyhine açılan davayı ise reddetti.
Davacı Serhat Sökmen, AA muhabirine, kapalı olan telefonu nedeniyle hemen trafiğe çıktığını ancak deprem sonrası aşırı trafik oluştuğunu, yolda radyodan haberleri dinleyerek depremle ilgili durumları öğrenmeye çalıştığını anlattı.
Ailesine ulaşamadığı sürecin kendisi için çok yıpratıcı geçtiğini dile getiren Sökmen, şunları kaydetti:
"İnsanın depremde ilk aklına gelen ailesi oluyor. Aileme de tek ulaşabilme yolum telefonum. Telefonum o esnada çalışmıyordu, bundan dolayı büyük üzüntü ve stres yaşadım. O anı yaşayan bilir. Çiğli'den Bornova tarafına giderken yıkılan Rızabey Apartmanı'nı gördüm. Aileme ulaşamamışken Rızabey Apartmanı'nın yıkılmış olduğunu gördüm. Çok korkunç bir manzaraydı. Burası yıkıldı, 'acaba ailemden birine ait bir bina yıkıldı' mı diye aklıma geliyor. Kardeşimin iş yerine geldim. Annemin sinir boşalması hali vardı. Karşılaştığımızda gözlerinden yaşlar geliyordu, çok korkmuş. Kelimeler kifayetsiz. Sadece gözler konuştu o esnada, yoğun bir duygu seli yaşandı. Birbirimize sımsıkı sarıldık. Ailemden bireyleri tanık olarak dinlettim. Annem tanık olarak dinlenilme aşamasında anlatırken sanki o anı yeniden yaşadı, tekrar eli ayağı titredi."
AA