Düzce depreminin 10. yılı dolayısıyla Kaynaşlı ilçesinde tören düzenlendi. AKP Düzce Milletvekili Celal Erbay, Allah bir daha böyle acılar yaşatmamasını dileyerek, ''Hepinizi saygıyla selamlıyor, ölenlere Allah'tan rahmet, kalanlara sabır diliyorum'' dedi. Kuran ve ilahi okunmasının ardından konuşan İlçe Kaymakamı Cengizhan Yılmaz ise deprem araştırmacıların ''Deprem değil çürük yapılar öldürür'' sözünü hatırlatarak, ''Yapılar yapılırken bu konulara dikkat edersek ölümlerin asgari seviyede olacağı hatta can kaybı olmayacağı kanaatindeyim. Kaynaşlı ilçesinde 12 Kasım 1999 tarihinde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, kalanlara sabır diliyorum'' diye konuştu.
Belediye Başkanı İsmail Korkmaz da Kaynaşlı'nın deprem, sel ve heyelan bölgesi olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: ''Bunun bilinci içerisindeyiz. Bu nedenle çalışmalarımızı başlattık, derelerimizde gerekli düzenlemeleri yapıyoruz, yapılarımızda gerekli incelemeleri yaparak sağlam temeller atma gayreti içerisindeyiz. Hep birlikte ilçemizin sağlam temellere dayandırılarak olası bu tür afetlerde meydana gelecek hasarları en aza indireceğimize inanıyor, 12 Kasım 1999 depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum.'' Konuşmaların ardından, törene katılanlara Kaynaşlı Belediyesi'nce etli pilav ve ayran ikram edildi.
'Düzce'de 10 yıl içinde büyük mesafeler alındı'
Düzce Lisesi'nde düzenlenen toplu açılış törenlerine Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ile birlikte katılan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, tören bitiminde basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Düzce depreminin üzerinden geçen 10 yıllık sürede Düzce'ye birçok hizmet kazandırıldığının altını çizen Akdağ, şunları söyledi: ''İlimizde gerçekten 10 yıl içerisinde çok büyük mesafe alındı. Özellikle kamu binaları ile ilgili olarak. Bizim hükümetimizden önce başlatılmış bir hastane vardı. Onu tamamladık hizmete açtık. Şimdi yeni bir bina daha yapacağız. Çevre ve Orman Bakanlığından tahsis ettiğimiz arazide. Şu an ihale aşamasındayız. Belki de Düzce'nin önümüzdeki 50 yılına ilişkin sağlık binasının ihtiyaçları karşılanmış olacak.''
'Afet medikal kurtarma ekipleri oluşturuldu'
Türkiye'nin deprem kuşağında bulunduğuna dikkat çeken Bakan Akdağ, bu tür acıların hiç kimsenin yaşamasını istemediklerini dile getirerek, konuşmasına şöyle devam etti: ''Sağlık Bakanlığı tarafından afet medikal kurtarma ekipleri oluşturuldu. 2 bin 600'ün üzerinde gönüllü sağlık çalışanı özel eğitim aldılar. Bu eğitimleri tekrarlıyoruz. Allah korusun deprem istemiyoruz ama Türkiye'nin deprem kuşağında olduğunu unutmamak lazım. Ekipler bunlara her an hazırlar. Avrupa'nın tıbbi açıdan en büyük kurtarma ekibi Türkiye'de. Bu arkadaşlarımızla yurt dışında bu süreç içerisinde yaşanan afetlerde, mesela İran'da, Endonezya'da, Pakistan'da çok başarılı operasyonlara imza attılar. Deprem sonucu oluşan yıkıntının altında dahi tıbbi bakım verebilecek, orada müdahale edebilecek şekilde eğitilen arkadaşlarımız var. Tabi bunların yanı sıra Türkiye'de bugün 17 helikopterle acil ambulans hizmeti veriyoruz. Yine böyle bir afet durumunda 17 helikopterin hepsi birden bu afete koşabilecek şekilde hazırlar. Ama hepsinin üstünde vatandaşlarımız kendi yaptırdıkları ve yaptıracakları binalara dikkat etmeliler''
Domuz gribi
Domuz gribiyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Bakan Akdağ, ''Biliyorsunuz sağlık çalışanlarını aşıladık. Aşıyı gönüllülük esasına göre uyguluyoruz. Bu sağlık çalışanları için de böyle, gençlerimiz için de böyle, yetişkinlerimiz için de böyle'' dedi. 16 Kasım Pazartesi günü kronik hastalığı bulunan vatandaşlar ve okul öncesi çocukların aşılanmasına da başlanacağını bildiren Bakan Akdağ, şöyle konuştu: ''Bütün sağlık ocaklarımız, aile hekimliklerimiz ve belki seçilmiş bazı hastanelerimizde bu vatandaşlarımız için aşılamalar başlayacak. Risk grubunda olan vatandaşlarımıza öncelik vereceğiz. Kalp hastalığı, akciğer hastalığı, karaciğer, böbrek hastalıkları olan bütün vatandaşlarımızı aşılamaya çağırıyoruz. Şunu biliyoruz ki, hastalığın oluşturabileceği olumsuz etkiler, aşılama için konuşulan, öne sürülen yan etkiler ile kıyaslandığında hastalığın etkileri çok çok daha ağır. Özellikle bu gruplarda ağır hastalık yapma riski, hastaneye yatırılma, yoğun bakım alma riski, ölüm riski var. Tüm vatandaşlarımızı bu aşılamalara çağırıyoruz.''
Bakan Akdağ, domuz gribi aşısı denilmesinin yanlış olacağının altını çizerek, aşı firmalarıyla grip aşıları için de çalışmaların yürütüldüğünü, salgın başlamadan önce de çalışmalara başlandığını belirtti. Türkiye'de grip aşısının üretilmesi ve gelecek yıllarda benzeri salgınlar olduğunda da aşıya ulaşmanın kolay olmasını istediklerini vurgulayan Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Hastalıktan ölen vatandaşlarımızı skorlama yapar gibi saymayı çok doğru bulmuyoruz. Biliyorsunuz günlük olarak hayatını kaybeden vatandaşlarımızla ilgili kamuoyunu bilgilendirdik. Bundan sonra da bilgilendirmeye devam edeceğiz. Bundan sonra belki bunu günlük yapmayacağız da 2-3 günde yapacağız. Artık şunu biliyoruz, tehlikeli bir hastalık var. Yatan veya önemli hastalığı olan kişileri ağır bir biçimde etkileyebiliyor. Onların hayatlarını kaybetmesine yol açabiliyor. O zaman biz üst düzey tedbirlerimizi almaya devam edeceğiz. Vatandaşlarımız ellerini iyi yıkayacaklar. Hastalığı olan başkalarına bulaştırmamak için maske takacak. Toplu yerlerde okullarda, toplu taşıma araçlarında gerekli temizlikler yapılmaya devam edilecek. Aşılama sırası gelen vatandaşımız da aşıya koşup, aşısını yaptıracak. Toplum olarak onu yaşayacağız. Önümüzdeki birkaç ay bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de H1N1'e karşı ciddi bir mücadele gerekiyor. Hep beraber bunu yaşayacağız.''
Timetürk