Ne süpermanım ben ne etman, ne de Otman
Şair olduğunuzdan etmedim asla gümân
Kisbet devri geçmiştir, pehlivanlar göçmüştür
Atı alan kaçmıştır, ne alan var ne meydan
Kafakola alındık, kör kazığa bağlandık
Gaz yağıyla yağlandık, geçtik zeytinyağından
Önce edilir Sefer, sonra gelirdi Zafer
Dediler “eynel mefer?” fe-firru şah-ı merdân
Havamız zaten yoktur, gurur zehirli oktur
Nefsin hilesi çoktur, ders aldık şükür Nur’dan
Nur pınarından geçtik, Kevser şarabın içtik
Evc i bâlâ’ya uçtuk, bilir bizi âsumân
Gülün dikeni vardır, adavet bize hârdır
Bazen gül bile bârdır, kırılır dosta atsan
Köy tavuğu gak eder, aç adamı tok eder
Uğrayanı pâk eder bu şehr-i Adıyaman
Horozları kart olmaz, yiyenlere dert olmaz
Latifesi sert olmaz, bizim eller çok yaman
Kuluçkaya yatmadık, sap-samana batmadık
Civcivlere çatmadık, bekliyoruz bir zaman
Ne muhtarım, ne vali, hizmetkârlık en âli
Yüzümdeki melâli oku da ol şâdumân
Bazen altındır sükût, gaybî olmaktır vücûd
Kıyam, rüku’ ve sücûd, bizde tadil-i erkân
Çekildik inzivaya, eller uçtu, biz yaya
Yazık oldu şûrâya, nerede pir-i mûgân?
Göz ayıbı göremez, dost dostuna vuramaz
Ne söylesek yaramaz, çünkü her yer toz-duman
Nur vardı topuz oldu, birlik tuzla buz oldu
Kelekler karpuz oldu, şu siyaset çok yalan
Kibarın kelâmıdır, doğru söz belâ mıdır?
Muhabbet selamıdır, yorumu yapsın ihvan
Yol o ki doğru vara, düşmeye insan dara
Gezelim şârdan şâra, haydi olalım revan
Nefislerde Nemrutlar, gönüllerde anutlar
Yıkılacak tüm putlar, çaresiz kalır Hâmân
Kesince bir buzağı, bozacaksın tuzağı
Yakın eyle uzağı, ey şair Eyüp Otman!
Suç ortağın Nurettin, Iraz abiyi n’ettin
Bir miksere benzettin, sen sıvıştın aradan
Verdin ha verdin gazı, eline alıp sazı
Tutturup yek avazı okudun bana meydan
Zurnada peşrev olmaz, bu dünya sana kalmaz
Patlamış davul çalmaz, bak geliyor mehterân
Geçmem dümen başına, iş açamam başıma
Hürmetler kardaşıma, şâhit olsun Yaradan…