Her evde yaşanan ders ve ödev krizine ‘farkındalık’ yöntemiyle çözüm üretilmesi gerektiğini belirten uzmanlar “Çocukların duygularını dikkate alarak, kendi öğrencilik yıllarımıza inmeliyiz” diyor.
Ders çalışmayan çocuk ile ebeveynlerin mücadelesi eğitim tarihinin en eski sorunlarının başında geliyor. Bu sorunun ‘farkındalık’ yöntemini kullanarak çözmenin kolay bir yolu var. ‘Farkındalık’ yöntemini anlatan Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oktay Aydın, ebeveynlere tavsiyelerde bulundu. Öğrencinin ders çalışması için tüm sistemin seferber olduğunu ama öğrencinin tercih yapacak olsa ‘ders çalışmamayı’ seçeceğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Aydın, sorunun gerçekçi şekilde algılanmadan, çözüm de üretilemeyeceğini belirtti.
Psikolojik yöntemlerin çözüm için etkili olacağını belirten Aydın “Öncelikle ‘Bir çocuğun ders çalışmayı istemesi mi doğaldır, istememesi mi?’ diye düşünmeliyiz. Çocukları için hep iyiyi isteyen ve ders çalışmaları için çırpınan öğretmenler ve ebeveynlerin kendileri de aslında, geçmişteki öğrencilik yaşantıları boyunca sürekli ders çalışan ve bundan büyük haz duyan ve hiçbir ödevini aksatmadan yapan bir öğrenci olmamışlardır. Açıkçası, bir çocuk sürekli ders çalışıyor ve bunu hiç aksatmıyorsa o çocuğun ruhsal yönden durumu gözden geçirilmelidir” diye konuştu.
Çocuğun gelecek kurgusu düşüktür
Sorunun öğrencinin dünyasına inerek çözülebileceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Aydın, “Ders çalışmadaki temel zorluklardan birisi de, çocuğun karşısındaki seçeneklerle ilgilidir. Ödevlerini yapıp sınava hazırlanması ile ilgili nihai hedef, çocuğun 10-20 sene sonra kuracağı hayata hazırlanmasını sağlamaktır.
Gelişimsel olarak bakıldığında, çocuklar, ergenlik dönemine kadar şimdiki zamanın baskısını hissederler. Bu nedenle gelecek kurguları çok güçlü değildir. Ayrıca, çocuklar davranışlarında daha hazza dönüktür ve duygularını yönetmekte yetişkinlere göre daha fazla zorlanırlar. Bu gelişimsel gerçekler dikkate alındığında, isteyerek ders çalışma davranışı, bir çocuğun yapabileceği en zor işlerden birisidir” şeklinde konuştu.
Öğretmen başarısız çocuk için üzülmeli
Öğretmenlerin pedagojik yaklaşımının sorunun çözümünde etkili olduğunu söyleyen Aydın, “Birçok öğretmenle konuşulduğunda, ‘Öğrenci ders çalışmadığında ne hissedersiniz?’ sorusunun cevabı, ‘Otoritemin sarsıldığını hissederim’, ‘Öğrencinin bana değer vermediğini hissederim’ diye ifade edilir. Bu ifadeler incelendiğinde, öğretmenin hissettiğini söylediği şeylerin aslında öğrenci adına duyulan bir kaygıyı değil, öğretmenin kendi egosu adına duyduğu kaygıları yansıtmaktadır. Oysa öğrenci adına kaygılanan öğretmenin, rasyonel duruşunu kaybetmeden asıl hissetmesi gereken duygu “üzüntü”dür. Onun adına insani bir üzüntü duymak anlaşılır bir hissediştir” ifadelerini kullandı.
EBEVEYNLERE ALTIN ÖNERİLER
Sorunun çözümüne öğrenci karar versin
Dersler ile ilgili çocuğun duygu dünyası dikkate alınmalı ve empatik dinlemeler yapılmalı.
Çocuğa, “Sence ders çalışma ile ilgili bu durum bir sorun mudur?” diye sorulmalıdır. Bu soru ile çocuğun farkındalık durumu belirlenebilir.
Sorun olup olmadığı ile ilgili çocuğun farkındalık düzeyi belirlendikten sonra, “Sorunu çözmek için ne yapmayı düşünüyorsun?”, “Nasıl bir planın var?” gibi soruları sorularak, çocuk çözüm merkezine doğru yönlendirilmeli.
Çocuğun günlük düzenli ders çalışma ritmi tutturması hedeflenerek, bir günde çalışabileceği en az süre belirlenmeli. Bu süre, 15-30 dakika arasında olmalıdır. Temel amaç, çocuğun iş yükünün oluşturduğu psikolojik baskıyı tamamen zihninden uzaklaştırmasını sağlamaktır.
Ders çalışma ile ilgili bazı kurallar konulmalı ve çocukla anlaşma yapılmalıdır. Bu süre mutlaka masa başında geçirilmelidir. Çalışma süresi 15-30 dakika altına düşülmeyecek ama üstüne çıkılmak istenirse de engel olunmamalıdır.. Her gün bu çalışma düzenine uyulup uyulmadığı ile ilgili öğretmene rapor verilmelidir.
Star