Her günü güzel eylemle süslemek, yeni keşifle tezyin etmek, fikri mertebede ilerlemek; iki günü eşit sayma ziyanından uzak kılar, tekrar gerilemesinden korur. Ne ki alışmışlığın etkisinden, çevrenin esaretinden çok zaman ziyan içinde olur; dünle bugünü aynı görür, yarın öngörüsü geliştirmez, “an”da eriyip gideriz.
Güneş her gün yeniden doğar, ay aynı yerde akmaz, yıldızlar aynı yolu bir daha geçmez, bulutlar aynı bulut değildir, her yağmur tanesi farklıdır; insan hücreleri altı ayda bir yenilenir, iki yılda tamamene yakın değişir.
Hadiseler de böyle değil midir?
Onlar da ayrı yorum, başka tevil gerektirir. Benzerlik vardır fakat aynılık yoktur.
Kalpte günde kaç tecelli olur? Saymak mümkün olmayan değişimi idrak etmek mümkün mü? Kalbi her gün temizlemek gerekmez mi? Eve, eşyaya gösterilen özen ona ne kadar gösteriliyor?
Sineğin abdest alır vaziyetini tefekkürle seyretmek ya da pis diye hemen kovalamak hatta öldürmek! Fikri yapının, kalbi hayatın göstergesi; dünya hadiseleri de aynı pencereden görülür ve yorulur!
Göz hasta, gözlük kirli ise ne yenilik görülür, ne de temizlik, ne de temizliğe yeltenilir. Şikâyetler başlar, tenkitlere tevessül edilir.
Fikri akış, kalbi cereyan zayıfsa günün gerekli enerjisini karşılanmaz; geri sayım ve kirlenme artar. Önce bunu fark etmek ve o farkındalıkla eyleme geçmek; gerçekte günlük rutin işlerden olmalı.
Nefsini bilmek için cehdi her gün tazelemek; tekrarlanan gün tuğlalarıyla hakikat evi inşa etmek; dervişane bir yol. Yol aynı olsa da yolcu ve yolculuk aynı değil.
Kendi kısa yolunu bulmak için her gün yola yeniden başlamak; taze heyecan, hayret ve muhabbet hisler devşirmek; dervişane yolun nişaneleri.
Yol, yolcu, yolculuk her an yenileniyor vesselam…