Bir yandan Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu düzeyinde yaşanan siyasi hareketlenme, Ergenekon Davası ve soruşturmasını kesintiye uğratmaya çalışıyor, ülkede yaşanan temizlik operasyonu içeriden gelen dirençle karşılaşıyor.
Öte yandan Ergenekon'un işaret ettiği karanlığın derinliği her geçen gün biraz daha ortaya çıkıyor, Ergenekon hukuk sürecinin tetiklediği bir dizi diğer dava ve soruşturma hızla yol alıyor.
Türkiye'de son yıllarda yaşanan en önemli gelişmelerden birisi, bir süre önce muvazzaf bir subayın görevi başında ve görev esnasında işlediği suçlardan dolayı tutuklanmasıydı.
Kayseri Jandarma Alay Komutanı Cemal Temizöz, Diyarbakır savcılığınca önce gözaltına alınmış, çıkarıldığı mahkeme tutuklanmasına karar vermişti.
Bu soruşturma dosyasına ilişkin iddianame mahkeme heyeti tarafından önceki gün kabul edildi.
Özet:
Albay, 765 sayılı TCK'nın "Adam öldürmek", "Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak" ve "Adam öldürmeye azmettirmek"le suçlanıyor.
İddialar büyük, çarpıcı ve anlamlı…
İddianamede, Temizöz'ün 1993 yılında Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı'nda bölük komutanı olarak göreve başladığı, göreve başlamasından itibaren Cizre ilçesinde, "terörle mücadele ediliyor" görüntüsü altında korucu, itirafçı ve uzman çavuşlardan oluşan bir grup oluşturduğu" söyleniyor…
Bu çerçevede Albay Cemal Temizöz ve eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ'ın da aralarında bulunduğu sanıkların Şırnak'ın Cizre ilçesinde 1993-1997 yılları arasında 55 faili meçhul cinayetin işlendiği belirtiliyor.
Şöyle:
"Şüpheli Temizöz, emrinde bulunan 'Şahin Bedran' kod adlı Adem Yakin, 'Ferit' kod adlı Abdulhakim Güven, 'Tayfun' kod adlı Hıdır Altuğ ile 'Yavuz' kod, 'Selim hoca' kod, 'Tuna' kod ve 'Cabbar' kod isimli kişileri ve korucu başı Kamil Atağ ile emrindeki bir kısım korucuları suç işlemek amacıyla kurulmuş bir teşekkül haline dönüştürmüştür. Emrinde bulunan kod isimleri belirtilen uzman çavuş rütbesindeki kişilere talimatları bizzat kendisinin verdiği, bu kişilerin de kendilerine verilen talimatları yerine getirdikleri ve gerçekleştirdikleri eylemleri direk şüpheli Cemal Temizöz'e rapor ettikleri..."
Ve iddianame büyük resmi şu ifadelerle çiziyor:
"Bunların, farklı olarak kalaşnikof marka tüfek ve tabanca taşıyıp, eylemleri bu silahlarla gerçekleştirdikleri, ilçede meydana gelen olaylara ilişkin adli evrak tanzim etme görevinin Merkez Jandarma Karakolunda olmasına rağmen, yakalama, gözaltı, savunma ve gözaltından bırakma gibi adli işlemleri tanıkların 'sorgu ekibi' diye isimlendirdikleri, kod isimli uzman çavuşlar tarafından yerine getirildiği, birçok öldürme olayında olay yeri tespit tutanaklarında tutanak tanzimi yapan görevlilerin isim ve tanıtıcı sicil bilgilerinin olmayıp, 'İlçe Jandarma Komutanlığında görevli' şeklinde yazının bulunduğu, bir kısım tutanaklarda ise kod isimlerin yazılı olduğu anlaşılmaktadır."
Ergenekon davası, Diyarbakır JİTEM Davası ve benzerleri kişiler kadar, onları kullanan, öne iten politik yapılanmayı da didiklemekte, yargılamaktadır.
Ergenekon savcısı ve mahkeme heyeti başkanının yanında Diyarbakır Savcısının da HSYK tarafından görevinden alınmak istenmesi bu yüzdendir…
Türkiye'de ne olduğu anlamak istiyorsanız, bu resme yakından bakın…
Yeni Şafak