Hülya Okur'un röportajındaki ilgili bölüm:
Doğu ve Güneydoğunun dindar bölgesi olduğuna işaret ettiğiniz yazı…. “Siz istiyor musunuz?”başlıklı bir yazı ve siz burada teröristlerin nasıl yetiştiğine değiniyorsunuz. Size göre doğu ve güneydoğu’da etkin olan Nurculuk tarikatını bitmesinden doğan boşluğa ayrılıkçı tohumlar ekildi. Peki terör, Said-i Nursi gibi bir panzehirle nasıl yok edilebilirdi?
O bir panzehirdir, değildir bu tartışma konusu. Ben ateist değilim ama nurcu falan elbette değilim, öyle bir derdim yok. Bir devlet, eğer bir takım hassasiyetler var ise farklı bölgelerinde farklı politikalar uygulayabilir, bunun 50 yıl sonrasını gören bir takım birimleri olması gerekir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin de oradaki belli bir oligarşik yapıyı, kültürün az gelişmiş olmasını görmesi lazımdı. Said-i Nursi’nin Kürt kökenli olması hasebiyle oradaki insanlar üzerinde olumlu bir etki yaptığını ayırt etmek gerekirdi. Devlet bunu yapmadı. Bir de nurcular diğer bazı tarikatlar gibi, oturup diz miz dövüp –hay Allah çekmezler. Said-i Nursi denilen zatın kitaplarını okurlar. Siz, bütün buraları basar, bilmem nereleri bastım diye farş ederseniz tabiat boşluk kabul etmiyor, bütün o öyle şeylerin yerini maalesef bölücülük aldı.
İlgili haber: "Nurcular’ın yerini PKK aldı"
Risale Haber