Değerli dostlar! Dinimizin yasakladığı ve şeytan işi pisliklerden saydığı ve büyük günah olarak nitelendirdiği kötülüklerden biride kumardır. Maalesef kumar bugün vatandaşlarını kötülüklerden koruması gereken devlet tarafından bizzat oynatılmaktadır. Adına milli piyango, spor toto, sayısal loto, iddaa denilen oyunların tümü devlet tarafından oynatılan ve reklamlarla teşvik edilen kumar oyunlarındandır.
Kumarın tarifi şöyle yapılmıştır: “Kumar, ortaya para konularak oynanan talih oyunudur. Kumar çeşitli aletlerle oynanır. Ne ile oynanırsa oynansın, bu oyun taraflardan birine veya bir kaçına kar sağlıyor ya da zarar veriyorsa kumardır ve yasaktır. Bu yolla kazanılan para da meşru değil haramdır.”[1]
İslam öncesi dönem kumarına dair şu bilgiler verilmektedir: “İslam'dan önce de Araplar, İranlılar, Kuzey Afrikalılar ve eski doğu kavimleri arasında kumar çok yaygındı. Cahiliye devrinde kumar o kadar yaygınlaşıp kişilerin tutkusu haline gelmişti ki, kronik kumarbazlar servetlerini, taşınır, taşınmaz mallarını ve bunlar kalmayınca hayvanlarını, kadınlarını ortaya koymaktan çekinmezlerdi. O bakımdan Araplar büyük bir ahlaki çöküntü içinde oldukları gibi ekonomik yönden de çok sıkıntılı günler ve yıllar yaşarlardı.
Cahiliye devrinde kumarın birçok çeşitleri oynanırdı. Ama en yaygın olanı, kura ile çekilen üzeri yazılı on kadar okla oynananı idi. Bundan başka içine altın saklanmış küçük kum yığını birkaç kesime ayrılır ve elini kum yığınlarından birinin üstüne koyan kimselerden biri o altına isabet eder ve kazanırdı.
O devirde de satranç, tavla ve kâğıt oyunları da çok oynanır, bu, temyiz çağına giren çocukları bile ilgilendirirdi. Zar ve kâğıt oyunlarının Arabistan'a İran'dan yani Pers imparatorluğundan geldiği söylenir.
Meşru çalışmayı emreden, tembelliği takbih edip önleyen, alın teri, el emeğini adeta takdis eden İslam dini, para ve eşya konarak karşılıklı oynanan her çeşit oyunu kumar kapsamına alıp yasakladı. Kavim ve kabileleri, aile ve ülkeyi ahlaki ve iktisadi yönden çökerten bu gibi şeyleri kökünden koparıp attı. Yepyeni, mükemmel ve kusursuz bir hayat nizamı getirerek insanları meşru sınırlar içinde çalışıp kazanmaya sevk etti.
Cahiliye devrinde at, deve ve benzeri yarışlar da karşılıklı para konularak yapıldığı için İslam bunu da kumar sayıp yasakladı. Ama savaş yeteneğini geliştirir anlamda birçok yarışlara, atletizme, sportif hareketlere cevaz verdi.
Kumar Kitap, sünnet ve İcma ile haram kılınmıştır. İnkârı küfür, işlenmesi büyük günahtır.”[2]
Beşerin dini, içtima-i, ailevi yaşantısına çok büyük zararlar veren kumar oynamayı Kur’an-ı Kerim şu ayetlerle menetmektedir: “Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?”[3]
Muhammed Ali Sabuni bu ayetleri şöyle tefsir etmiştir: “Şeytan bu pisliklerle, içki içmeleri ve kumar oynamaları yüzünden mü'minler arasına düşmanlık ve kin salmaktan başka bir şey istemez, içki ve kumarla şeytan, dünyanız ve ahiretiniz için faydalı olan Allah'ı anmaktan ve dininizin direği olan namazı kılmaktan sizi alıkoyar. Ebu Hayyân şöyle der: Yüce Allah içki ve kumarın biri dünyevî, diğeri dinî olmak üzere iki kötülüğünün bulunduğunu anlattı. Dünyevî olan şudur: İçki, kötülükleri ve kini tahrik eder ve içenler arasında yakınlık bağlarını koparır. Kumar ise, kişi buna alıştığında bütün servetini harcayıp beş parasız kalıncaya kadar kumar oynamaya devam eder. Nihayet bir şeyi kalmayınca ya, ailesinin ve çoluk çocuğunun üzerine kumar oynar. Dinî olana gelince: İçki, aşırı keyif ve neşe verdiği için, kişiyi Allah'ı anmak ve namaz kılmaktan alıkoyar. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi? Cümle soru şeklinde olmakla birlikte, emir manası ifade eder. "Vazgeçtiniz" demektir. Bundan dolayı Hz. Ömer (r.a.): "Vazgeçtik, Rabbimiz" demiştir. Ebu Hayyân şöyle der: Bu soru en beliğ yasaklama ifadelerindendir. Sanki şöyle denilmiştir. Mutlaka vazgeçmenizi gerektiren içki ve kumardaki kötülükler size anlatıldı." Artık vaz mı geçeceksiniz? Yoksa eskisi gibi devam mı edeceksiniz?”[4]
Kur’an Kumar oynamaktan şiddetle nehyettiği gibi Peygamberimiz (a.s.m.) de Kumar oynamaktan menetmiştir. Kumar oynamanın ne kadar kötü bir hareket olduğunu belirten bazı hadisler şu şekildedir: “Ebu Hüreyre (r.a.) den yapılan rivayette, Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Kim yemin eder de yemininde Lat ve Uzza ile derse, (yanılıp da böyle bir yemin ağzından çıkarırsa), hemen şöyle desin: Allah'tan başka ilah yoktur. Kim de kendi arkadaşına: "Gel de kumar oynayalım" derse, (bundan hemen vazgeçsin ve) tasaddukta bulunsun."
Büreyde (r.a.) den yapılan rivayette, Peygamberimiz (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Kim nerdeşir (iki zarla pulların oynandığı oyun, tavla) oynarsa, elini domuz etine ve yağına bulaştırmış gibi olur."
Bu oyuna "nerdeşir" denilmesinin sebebi gayet açıktır: İran hükümdarlarından Ardşir b. Babik tarafından icat edilmiş ve zamanla yaygınlaşarak Arabistan'a sokulmuştur. O bakımdan Araplar tavla ve tavlaya benzer bu kumar oyununa "nerdeşir" demişlerdir,
Ebu Musa (r.a.) den yapılan rivayette, Peygamber'in (a.s.) şöyle buyurduğu belirtilmiştir: "Kim tavla ve benzeri şeyle (kumar) oynarsa, gerçekten o Allah'a ve Resulüllah'a isyan etmiş olur."
Yine Ebu Musa (r.a.) den yapılan rivayette, Resulüllah (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Kim kiâb (tavla pulu ve benzeri oyun aleti) oynarsa, gerçekten o, Allah'a ve Resulüne isyan etmiş olur."
Abdurrahman el-Hutmi (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen Resulüllah'ın (a.s.) şöyle buyurduğunu duydum diyor: "Nerd (tavla ve benzeri zar ve pul oyunları) oynayıp öylece kalkıp namaz kılan kimsenin misali, irin ve domuz kanıyla abdest alıp öylece kalkıp namaz kılana benzer."[5]
Üstad Bediüzzaman Said Nursi de kumarı helak edici yedi büyük günah arasında saymaktadır. Konu ile ilgili sorulan bir soruyu şöyle cevaplandırır: “Hem mektubunuzda yedi kebairi soruyorsunuz. Kebair çoktur; fakat ekberü'l-kebair ve mûbikat-ı seb'a tabir edilen günahlar yedidir: Katl, zina, şarap, ukuk-u vâlideyn (yani kat-ı sıla-i rahim), kumar, yalancı şehadetlik, dine zarar verecek bid'alara taraftar olmaktır.”[6]
Dinimizin en büyük günahlardan saydığı kumardan uzak durup onunla mücadele etmek devlet ve vatandaş olarak herkesin görevidir. Bu mücadelede evvela devletin şunu yapması gerekir. Kumara götüren tüm yollar kapatılmalı. Mesela kumar oynatan kurumlar kapatılmalı.
Vatandaşlar olarak şunu yapmalıyız. Sigara ile mücadele eden vakıf ve dernekler kurduğumuz gibi, kumarın zararına dikkat çeken vakıf ve dernekler de kurulmalıdır. Yeşilay gibi dernek ve vakıflar içki ve sigaranın zararlarına dikkat çektikleri gibi kumarın zararlarına da dikkat çekmelidirler. Örneğin Kumar ile Mücadele Platformu gibi çalışmalar yapılabilir. Vakıflarımız, derneklerimiz, sendikalarımız hükümete milli piyango gibi kurumları kapat diye çağrıda bulunabilirler. Bu hükümete muhalefet etme anlamına gelmez. Bilakis hükümete bu konularda rahatlıkla adım atma imkânı verir.
Bir başka yazıda bulunmak dileğiyle Allah’a emanet olunuz.
[1] . Lütfi Şentürk, Örnek Vaazlar-II, DİB Yayınları, Ankara 2010, sh. 66
[2] . Celal Yıldırım, Ahkâm Hadisleri c. 6, Uysal Kitabevi, Konya 1993, sh. 240
[3] . Maide Suresi: 90-91
[4] . Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar neşriyat: 2/141-142 (Darülkitap.com)
[5] . Ahkâm Hadisleri, c. 6, sh. 241-242
[6] . Bediüzzaman Said Nursi, Barla Lahikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul 2007, sh. 534