Devletin yapamadığını yaptı

Hekimoğlu İsmail köşesinden sordu: Devletlerin yapamadığı işleri nasıl oldu da Said Nursi Allah'ın izniyle yaptı?



Hekimoğlu İsmail'in yazısı:


Bediüzzaman


İslamiyet'i kıyamete kadar devam ettirecek olan Allah, Said Nursi'yi yirminci asır hastanesine baştabip olarak çıkardı. Hastalık iman zayıflığıydı. Said Nursi eserlerinin bütününü tahkiki iman üzerine yazdı.


İmanın altı esasını ispatlı anlatmaya tahkiki iman denir. İmanı sarsılan Müslümanlara imanın altı esasını anlatırken imanın gücünü hayatının bütünüyle yaşadı ve gösterdi. Madenler içinde demire mıknatısiyet veren Allah, Said Nursi'ye mıknatısiyet vermişti. O, insanlara tesir ediyordu. Onu seven, eserlerini okuyan, hapse atıldığı halde çok sayıda insan Risale-i Nurları okudu, faydalandı. Çünkü o, insanlara tesir ediyordu. Pek çok ilim ve ideoloji adamlarının etrafında bir kişi bulunmazken, Said Nursi'nin peşinden kitleler gidiyordu. İman öyle bir nurdur ki insanların manevi dünyasını aydınlatır. Böylece insanlar hak ile batılı, iyi ile kötüyü birbirinden ayırır. Her türlü kötülüğü terk edip iyiliğin içine girerler.

Risale-i Nur, İslam üniversitesinin bir fakültesi'dir. Cemaatlerin her biri İslam üniversitesinin fakülteleridir. Müslümanlar beşikten mezara kadar devam eden İslamî eğitimi ancak cemaatlerde bulabilirler. İslam alimleri Kur'an deryasından zemzem akıtan çeşmelere benzerler. İslam alimleriyle cemaatler zahir planda İslamiyet'in devamına sebep olmuşlardır. İslamiyet'siz hayat karanlıktır. Kimin nereye gittiği belli değildir. İslamiyet gönülleri aydınlatır. Basiret gözü gerçeği görür.


Yollar boşaldı artık, yolcular buldu vaha.
Yolcular gitmese de yollar gider Allah'a.


İşte meyhaneye giden yolla camiye giden yolu birbirinden ayırmak, camiye giden yolları cemaatle doldurmak, iman hakikatleriyle mümkündür. Said Nursi'nin ömrü hapishanelerde ve sürgünlerde geçti. Risale-i Nurların ve Said Nursi'nin hizmetlerine mani olamadılar. Çünkü İslamiyet kıyamete kadar devam edecek. İslam'a hizmet edenler de bu yolda yürüyecek. "Mariz bir asrın, hasta bir unsurun, alil bir uzvun reçetesi ittiba-ı Kur'an'dır."


Evet, dertlerin dermanı Kur'an'a uymaktır. Yazı ve lisan farkıyla Kur'an'dan uzaklaşan Müslümanlar, İslam alimleriyle Kur'an'la bütünleştiler. Her ırk, her ideoloji Kur'an'da bütünleşirse İslam milleti ortaya çıkar. Bu millet her bakımdan üstündür. Zaten inanan Müslümanlar üstündür. Süper güçler dünyayı idare edebilmek için ümmetçiliğe, İslam milletine karşı çıkar. Fakat şuurlu Müslümanlar teşkilatın adını koymadan da "müminler kardeştir" gerçeğine tabi olurlar.


Bir kısım medeniyetler ahlaksızlık mikrobuyla can verirken, Müslümanlar İslam'ın yüce ahlakıyla adım adım bu gecenin şafağına doğru yürüyorlar. Müslümanların yıllarca karanlıkta kalması bitmektedir. Çünkü her gecenin sabahı, her kışın baharı vardır.


Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: "Ümmetimin alimleri İsrail peygamberleri gibidir." Nemrutların karanlık dünyasında kalan Müslümanları İslam alimleri nura çıkaracaktır ve çıkardı.


Said Nursi gibi bir İslam alimini anlamak için onu çok yönleriyle incelemek lazım. Bir tek insan nasıl oldu da günah bataklığına düşenleri tutup çıkardı, yolunu şaşıranlara sırat-ı müstakimi gösterdi? Devletlerin yapamadığı işleri nasıl oldu da Said Nursi Allah'ın izniyle yaptı? O, cevapsız kalan sorulara cevap vermişti. Şimdi karşımıza çıkan sorulara da Risale-i Nur talebeleri ispatlı cevaplar verecektir. İslamiyet kıyamete kadar devam edecektir. "Ümitvar olunuz! İstikbalde en güçlü seda İslam'ın sedası olacaktır."


Sosyal - Medya Haberleri