Sessiz sakin duramam, kırık dökük de olsa,
Halden hale gireni, artık yazasım gelir.
Hüsn-ü zanna mecburum… Ezik-büzük de olsa,
Haklı-haksız olanı artık yazasım gelir.
Birikti bin mesele, taşmaktan korkar oldum,
Kimi zaman utandım… Hayli zamandır doldum,
Yenler daraldı artık… Bense kırılan koldum,
Yüze maske takanı… Artık yazasım gelir…
Vebâl nedir bilmezler,”ah” alırlar ha bire,
Kuruşa muhtaç iken, cep dolar birden bire,
“Kul hakkı” lâfta kalmış, uydururlar tabire,
Çıkar için satanı, artık yazasım gelir.
“Müslümandır” diyerek, güveniriz onlara,
Faiz-yalan bulaşmış… Halel gelir zanlara,
İhlâs illâ dolmalı, fena-fani canlara,
Saadet asrı özlemim… aşkla yazasım gelir.
Lillâh için olmalı… Sahte dostluklar zarar,
Muhammed’i sevenler, bunda kılmalı karar,
Burda baki olmayan, orda işe mi yarar?
Riya ile dolanı… Artık yazasım gelir.
Kusur akrep olsa da, kimse atmaz üstünden,
Bu ne biçim işleyiş?... Emir alır üstünden,
Hakka kör bakılırken, yalan kalkmaz üstünden,
Sahne olmuş, siyaset… Maske satasım gelir.
YAKUT sussa azıcık, dönüp kendine baksa,
İçindeki volkanlar, serkeş nefsini yaksa,
Akıl denen nimeti, kızgın başına taksa,
“Lâ havle” demek varken… Boşa yazasım gelir.