Birileri görmek istemese de, aslında yaşadığımız derin problemlerin en temelinde ‘din eğitimi eksikliği’ var. Cemiyeti teşkil eden fertlere doğru dürüst ‘din eğitimi’ verebilmiş olsaydık, inanın terör de olmazdı. Hiç kimse ‘Ne alâkası var?’ demesin.
Çünkü ‘doğru İslâm ve İslâmiyete lâyık doğruluk’ çerçevesinde, kalpleri ikna edebilen bir ‘din eğitimi’ insanları ‘adil’ olmaya dâvet eder ve ‘adil’ olan insandan da hiç kimseye zarar gelmez.
Aslında tarihimiz de buna şahittir. Ne zaman ki ‘eğitim’ konusunda insana gereken ilgi ve alâka gösterilmiş, akılları ve kalpleri ikna eden ‘sistem’ kurulmuş, hem maddî hem de manevî kalkınma sağlanabilmiş ve sıkıntılar da sona ermiştir. Bugün yaşadığımız sıkıntıların bir sebebi de uzun yıllar ihmal edilen ‘din eğitimi’ değil mi? Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez de din eğitiminde “25 yıllık bir ara” olduğundan bahisle, bu durumun bünyemizde meydana getirdiği tahribata dikkat çekmiş.
Prof. Dr. Mehmet Görmez, Rize’de “Zavendikli Mustafa Yıldız Hoca” için düzenlenen anma programına katılmış. Milletin vefa konusunda cimri davranabildiğini, geçmişi inşa eden, zor zamanında milletin manevî hayatını ayakta tutan din âlimleri ve hocalara daha büyük vefa gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Görmez, şöyle devam etmiş: ‘’Sadece bizim değil, İslâm dünyasının da fetret dönemleri var. O zor zamanlarda, ilme kıymet verilmediği zamanlarda bazı insanlar adeta kahraman olmuşlardır. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde bu milletin manevî hayatını ayakta tutmak için çok emekler veren büyük âlimlerimiz var. Her ilin, her ilçenin bir ‘Zavendikli Hoca’sı var.’’
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra yeni bir ülke kurulduğuna da dikkat çeken Görmez, ‘’Daha sonra 25 yıllık din eğitiminde bir ara oldu. Bu, din eğitiminde büyük bir aradır. Bir milletin tarihinde 25 yıl değil, 25 gün bile çok büyük bir kayıptır. Milletleri millet kılan büyük değerler vardır. O değerleri oluşturan değerler topluluğuna kimlik deniyor. O kimliği oluşturan dil, tarih, kültür gibi unsurlar var. Tarih bize, inancını kaybeden toplumların dilini, kültürünü, tarihini de kaybettiğini gösteriyor’’ demiş. (AA, 22 Temmuz 2011)
Görmez’in de dikkat çektiği gibi Türkiye, din eğitim noktasında 25 yıl kaybetmiş durumda. 1950 öncesi dönemde din eğitimi noktasında büyük ihmal olduğu inkâr edilemez. O dönemi yaşayanların ifadesiyle, köylerimizde “cenaze kaldıracak imam” kalmamıştır.
Allah rahmet etsin, Görmez’in hayırla yad ettiği “Zavendikli Mustafa Yıldız Hoca”yı biz de lise yıllarımızdan tanırdık. Rize’de ‘vaiz’lik yaptığı dönemlerde nasihatlerini dinlemiştik. Gerçekten de din eğitimindeki sıkıntılar, hemen her ilde ve ilçede bulunan “Zavendikli Mustafa Hoca” benzeri gayretli insanlar sayesinde aşılmıştır.
“Zavendikli Mustafa Hoca”ları, vefatlarından sonra hayırla yad etmek güzel, ama daha önemlisi hayattayken onlara sahip çıkmak olmalı. Muhtemelen şu anda da ünvanları ‘hoca’ olmasa da “Zavendikli Mustafa Hoca”ların vazifelerini yapanlar var. Onlar, ihlâsla İslâmın doğru anlaşılması için çalışmaya devam ediyorlar. Hem onlara, hem de onlara sahip çıkanlara sahip çıkmak gerekir.
“Din eğitimdeki kayıp 25 yıl”ın sorumlularını bilmek de gençlerimizin hakkı. Yakın tarih iyice bilindikçe gerçekler ortaya çıkacak ve Türkiye’ye hem maddî hem de manevî yıllar kaybedenler daha iyi anlaşılacak. Aydınlarımızın bu konuda bildiklerini makul şekilde izah etmesinde fayda var. Bilinsin ki yeni “25 yıl”lar kaybedilmesin...
Yeni Asya