Mürsel Karadeniz'in haberi
Dini hassasiyetleri 'disiplinsizlik' olarak kodlanan ve Yüksek Askerî Şûrâ (YAŞ) kararıyla Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ilişiği kesilen subay ve astsubayların yüzünü referandum sonrası atılan adımlar güldürdü. Hakların iadesini sağlayan tasarının TBMM'de onaylanmasının ardından geride kalan birbirinden acı ve trajikomik hikâyelerden biri de 'antisosyal' olduğu gerekçesiyle üsteğmen rütbesindeyken ordudan atılan Mustafa Çevik'e ait. Okul yıllarındaki tiyatro ve Türk Sanat Müziği alanlarında faaliyetlerde bulunan paraşütçü subay Mustafa Çevik, dindarlığına 'disiplinsizlik' kılıfı uydurulamayınca, sivil hükümete 28 Şubat dayatması sonrasında 1997'nin mayıs ayında yapılan ilk YAŞ toplantısında alınan kararla, 'antisosyal' olduğu gerekçesi öne sürülerek TSK'dan atıldı. Çevik, TSK tarihinde dini hassasiyete 'antisosyal kişilik' gerekçesi uydurulan ilk subay oldu.
Mustafa Çevik, 1985 yılında Kuleli Askeri Lisesi'ni kazanarak orduya ilk adımını attı. Okulu başarıyla bitiren Çevik, topçu teğmen olarak Tekirdağ'ın Saray ilçesinde göreve başladı. İlk zamanlarda hiçbir sıkıntının olmadığını belirten Çevik, ilerleyen dönemlerde namaz kılma hususunda sıkıntılar yaşanmaya başladığını belirterek "Namaz kılanı farklı bir kategoriye koyuyorlardı. Hele bir de eşiniz başörtülü ise sanki farklı bir gezegenin insanıymışsınız gibi muamele yapıyorlardı. Lojmandaki komşularımız, arkadaşlarımız bile bize selam vermiyordu. Adeta etrafımızda bir tecrit duvarı oluşturuluyordu" dedi.
Cuntanın keyfi uygulamalarına maruz kalan üsteğmen Mustafa Çevik, "Eşim astım hastalığına yakalandı ve doktora götürmek durumunda kaldık. Ancak sağlık karnemiz yoktu. Sağlık karnesine başvuru yaptım. Ancak eşimin başörtülü olmasını gerekçe gösterip sağlık karnesi veremeyeceklerini söylediler. Başvurumu geri çekmemi istediler" şeklinde konuştu.
Batı Çalışma Gurubu'nun (BÇG) hukuksuz fişlemeler yaptığını kaydeden Çevik "Öyle fişlemeler yapmışlar ki şaşılacak derecede komik. Örneğin, kantinde arkadaşlarla çay içiyorduk. Ben sırtım televizyona gelecek şekilde oturuyormuşum, farkında bile değildim. Ancak, BÇG'nin fişleme timi, bunu 'televizyon izlemeyi günah sayıyor' diye yorumlanıp yukarıya rapor etti. Hakkımda böyle asılsız fişlemeler yapıldı" ifadelerini kullandı.
Üsteğmen Çevik askeri okulda ve birliklerde birçok sosyal faaliyetlerde bulunmasına rağmen 'antisosyal kişi' olarak fişlendiğini öğrendiğinde şaşkına dönmüş. BÇG'nin, fişlediği subayı tamamen keyfi düşüncelerle yargılayıp üst makamlara rapor ettiğinin altını çizen Çevik, "Hakkımda öyle raporlar yazmış öyle bilgiler vermişler ki çok şaşırdım. Hakkımda 'antisosyal kişidir' diye bilgi gitmiş üst makama. Askeri okullarda birçok sosyal faaliyetin içinde yer almış biriyim. Bunu neye dayanarak söylemişler anlamadım" dedi.
Artık başım dik
Okul yıllarındaki tiyatro ve Türk Sanat Müziği alanlarındaki faaliyetlerine rağmen 'antisosyal' denerek ordudan ilişiği kesilen üsteğmen Mustafa Çevik'in babası Abdullah Çevik, YAŞ mağdurlarının haklarını iade eden düzenlemenin TBMM'den geçmesiyle büyük bir sevinç yaşadığını belirterek, "Artık köyün kahvesine alnım açık başım dik gidiyorum" dedi. Baba Çevik, bin bir hayallerle gönderdiği oğlunun TSK'dan namaz kıldığı ve eşinin başının örtülü olması nedeniyle atılmasını bir türlü kabul edemediğini belirterek, "Oğlum atıldığı zaman çok büyük bir üzüntü yaşadım. Benim saçların simsiyah ve kıvırcıktı. Oğlum atıldıktan 17 gün sonra üzüntüden saçlarım döküldü. Ben çok yandım ve içime attım acımı" ifadelerini kullandı.
Oğlunu bu duruma düşürenlerin cezasını bulması için dua ettiğini belirten baba Çevik, "Hakk'ın bir gün tecelli etmesini diledim. Allah'a şükür ki o günü bana gösterdi. Hükümet YAŞ düzenlemesiyle haksız yere ordudan atılan oğluma itibarını geri verdi. 14 yıl bu anı bekledim. İyi ki referandumda 'evet' oyu vermişim. Bana bu mutluluğu yaşatan herkesten Allah razı olsun" şeklinde konuştu.
YAŞ kararıyla haksız yere ordudan uzaklaştırılan üsteğmen Mustafa Çevik, dönemin komutanları tarafından 17 takdir belgesiyle ödüllendirildiğini vurguluyor. Bu belgelerden birisi de Kuleli Askeri Lisesi'nde aldığı 'Teşekkür Belgesi'. O tarihte 'Okul Komutanı' sıfatını taşıyan Kurmay Albay Yaşar Büyükanıt'ın imzası bulunan belgede Çevik, başarılı çalışmalarıyla övülüyor. Çevik, "Herhalde onların düzenlediği içkili eğlencelere katılmamam, onların nazarında 'antisosyal kişilik' taşıdığım anlamına geliyor" diyor.
Yeni Şafak