Risale Haber - Haber Merkezi
"Ergenlikte gelişen değerler" başlığıyla Sabah'ta yayınlanan yazısında Bengi; "Ahlaki değerlerin gelişimi ve etkileri ebeveyn tutumları ile bağlantılıdır" dedi.
İşte Prof. Dr. Bengi Semerci'nin yazısı şöyle:
Ergenlikte gelişen değerler
Çocukların zihinsel işlevleri yeterince gelişmediği için, ergenlerden ve erişkinlerden farklı ahlaki değer algıları vardır. Ergenlik döneminde ise zihinsel işlevlerinin gelişiminin hızlanması nedeniyle ahlaki değerler önem kazanır. Aynı zamanda sosyal beklentiler ve ergenin yaşadığı deneyimler ergenlik döneminde artar. Kimlik ve benlik kavramlarının oturması için, ergenin bazı değerler oluşturmaya ihtiyacı vardır. Çocukluk döneminde özdeşim yapılırken iyi, kötü, doğru, yanlış gibi kavramlar öğrenilmeye başlanır. Başlangıçta anne babanın engellemeleri nedeniyle ve ceza korkusuyla yapmadığı davranışları, zamanla kendiliğinden yapmamaya başlar. Çünkü bu değer yargılarını öğrenir ve kendini denetler. Toplumsal, ahlaki ve dini kuralları öğrenir. Bunlara uymamak ise utanç, kaygı ve korku meydana getirir. Ahlaki değerlerin gelişimi ve etkileri ebeveyn tutumları ile bağlantılıdır. Çocuğa değer veren, sevgisini gösteren ve başarısını öven, nedenleri açıklayan aile tutumu ahlaki değerlerin özümlenmesini sağlar. Aynı zamanda kendine güvenli, sorumluluk alabilen ve karar verebilen bireyler olurlar. Buna karşın, korkutma, ceza ve fiziksel şiddete dayalı tutum izleyen, eleştiri yapan aile ahlaki olgunluğu sağlayamadıkları gibi, çocukların kendilerini değersiz hissetmelerine neden olurlar. Çünkü insanlar başkaları onlara değer verdikçe, kendilerine değer vermeyi öğrenirler. Kendine saygı, ergenlikle birlikte artar. Başlangıçta başkalarının onları kabul etmesi ile ilişkiliyken, olgunlaştıkça kişisel başarılar rol oynar. Kendine güveni olmayan ergenin, yanlışı da çok olacaktır. Ailevi destek, uyarıcı ve düşünmeye sevk eden eğitim, sosyokültürel çevre yüksek düzeyde bir ahlaki gelişimi besler.
Ergenlik döneminin en önemli özelliklerinden biri idealizmdir. Bu nedenle ergenler, her şeyi sorgular, kendilerini adayabilecekleri sosyal ya da politik nedenler bulmaya çalışır, dünyaya zarar verici durumlara çözüm arar. Bu tür idealizmleri olan ergenlerle, olmayanların erişkin dönem için kendilerine seçtikleri yaşam biçimleri farklılık gösterir. Bu dönemde ergenin sorguladığı şeylerden birinin aile düzeni olması, ebeveynler için rahatsızlık verici olabilir.
ERGEN VE POLİTİKAYA BAKIŞ
Politika ve dine bakış ergenlikte değişim gösterir. Politik düşünceleri ergenlikle birlikte daha soyut, otoriteye karşı ve çatışmaya yönelik olur. Zihinsel gelişimleri ile orantılı olarak, politik olayları değerlendirme ve yargılamaları da gelişir. Ergenliğin bitiş yaşı değişiklikler göstermekle birlikte 20'li yaşların başları olarak kabul edilir. Sonra genç erişkinlik başlar. Ancak bu gelişimsel tanımlama uygulama ile her zaman örtüşmez. Hemen hemen her ülke de ergenler 18 yaşını doldurdukları zaman yasal olarak erişkin kabul edilirler. Bu nedenle evlenebilirler, ehliyet alabilirler, oy kullanabilirler, bazı ülkelerde milletvekili seçilebilirler, suç işlediklerinde erişkin olarak yargılanırlar, hatta savaşa gidip ölebilirler. Diğer yandan yine bir çok ülke onları korumak için haklı gerekçelerle 21 yaşından önce içki satın almalarını yasaklar. Gelişimsel, yasal ve toplumsal bakış açılarındaki bu farklılıklar aslında bir anlamda, yine her ergenin gelişiminin aynı olmadığı ve her toplumun çocuk yetiştirme sisteminin ergeni gelişim dönemine uygun şekilde büyütmediği gerçeğini gösterir. Normal eğitim süresinin 18 yaşında tamamlanmadığı gerçeği bir yanda, beyin gelişiminin 20'li yaşlara kadar sürdüğü ve en son fren sistemi diyebileceğimiz risk değerlendirmesi yapabilecek bölümlerin gelişimlerinin olduğu gerçeği diğer yanda dururken, yönetimler asker ihtiyacı olduğunda savaşa yollamak, nüfus artışı için evlenmelerini teşvik etmek gibi kendi gerçekleri ile ortaya çıkabilirler.
Seçme yaşının 18 olması tartışmalarında tüm bu gerçekleri yeniden ele almak gerekir. Kaç tane 18 yaşında gence fikirlerini söylemeleri için evimizde ya da toplumda hak tanıdığımızı, bırakın 18'i daha büyük çocuklarımız bile bizden izin almadan bir şeyler yaptıklarında nasıl "büyümediklerini ve çocuk olduklarını" iddia ettiğimizi, onların adına kararlar almaya nasıl hakkımız olduğuna inandığımızı, kaç kere onları susturduğumuzu, kısaca çocuklarımızı bir türlü büyütmediğimiz gerçeğini ele almayı da unutmamalıyız. Unutulmaması gereken bir başka gerçek de, bazı şeylere izin verdik demenin uygulamak demek olmadığıdır. Bunu ölçmeye 18 yaşında yasal olarak erişkin olan çocukların ölme ve cezalandırılma dışında kullanabildikleri hakları listeleyerek ve seçilme yaşının 18 olduğu ülkelerde şimdiye kadar 18 yaşında milletvekili seçilmiş olan kaç kişi olduğunu sayarak başlayabiliriz.