Ortaoyunu
Pîşekâr: Selâmün aleyküm, dedik ve çıktık meydana. Ustam, bak ne diyeceğim!
Kavuklu: Ve aleyküm selâm, söyle Pîşekâr!
-: Hayırdır inşâallah, dün gece uzuuun bir rü’yâ gördüm.
-: Hayırdır inşâallah. Rabbî yessir..
-: Bir çınar gördüm. Kocamış bir çınar. Gövdesi, dalları kurtlanmış ve çürümüş. Derken, büyük bir fırtına çıktı; koca çınar yıkıldı.
(Üzgün) -: Vâh yıkıldı devlet!
-: Bir yağmur, bir yağmur. Çınarın kökü yeşermeye başladı. Sürgün verdi.
(Sevinçli) -: Ooh kurtuldu devlet!
-: Fidana birkaç kuş musallat oldu. Orasını burasını gagalamaya başladılar.
(Şaşkın) -: Ah zavallı devlet!
-: Bir çiftçi geldi; kuşları kovaladı. Fidanın yaralarını sardı.
(Şâkirâne) -: Sahipsiz değil bu devlet…
-: Bir avcı çiftçiyi tutup astı.
(Hiddetle) -: Of be, tâlihsiz devlet!
-: Bir başka köylü, fidanın dibine bir sandık dolusu adam döktü.
(Ümitli) -: Kurtulacak devlet!
-: Eli baltalı biri fidanın dibine vurmaya başladı.
(Dehşetle) -: Yetişin, gidiyor devlet!
-: Birileri yetişip baltayı uzağa fırlattı.
(Ferahlamış) -: Ne devlet!
-: Ağacın dibinde bir sürü insan birbiriyle kavgaya tutuştu.
(Telaşla) -: Nerde bu devlet!
-: Birileri gelip, kavgacıları tuttu; sıra dayağından geçirmeye başladı.
(Korkmuş) -: Olur mu böyle devlet!
-: Gelenler ağacın kökünü kazıp, bazı şeyler yazıp, oraya buraya gömdüler.
(Ârifâne) -: Derin devlet!
-: Başka bir köylü koşarak geldi ve kazıp yazanları kovaladı.
(Mesrûr) -: Âferin, yine ucuz atlattı devlet!
-: Başka üç – beş kişi aralarında fıs fıs ederek konuştular. Köylüyü tekmelemeye başladılar.
(Ümitsiz) -: Yok ki devlet!
-: Sandıkçı yine göründü. Ağacın etrafına sandıktan çıkardığı eşyayı dizmeye başladı.
(Müjdeli) -: Kurtuldu devlet!
-: Bir kör, bir kötürüm ağaca yaklaşıp haykırdılar: “Devlet benim!”
(Meraklı) -: Kim bu devlet?
-: Bir takım mahluklar, ağaca yapışıp emmeye başladılar.
(Bıkkın) -: Koyun mu bu devlet!
-: Yabancı oldukları belli olan bir grup insan ağacın etrafını temizlemeye başladılar.
(Hayretle) -: Dost devlet!
-: Kargalar yukarıdan, tırtıllar dallardan, kurtlar gövdeden tekrar hücûma geçmez mi?
(Yılgın) -: Bahtsız devlet!
-: Birden, her taraftan sayısız insan ortaya çıkıp hepsini kovaladılar.
(Heyecanla) -: Büyük millet, büyük devlet!
-: Ağaç büyüyüp, cam gibi içi dışından görünür oluverdi.
(Mütebessim) -: Şeffaf devlet.
-: Gelen giden ağaca sesleniyor; ağaç da onlara cevap veriyor.
(Bilgiç) -: e-devlet!
-: Ağaç büyüdü, eskisi gibi ulu bir çınar oldu. Herkes gölgesine koşuştu.
(Sabırsız) -: Beklenen devlet!
-: Bu nasıl rü’yâ tâbiri, ustam? Ne dediysem, hemen aynı cevâbı verdin. Bana müsaade!
(Lütufkâr) -: Devletle, Pîşekâr, devletle…