Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan 'Sosyal Medya Ahlakı' konulu raporda şu ifadelere yer verildi:
21. yüzyıl teknoloji ve iletişimin en hızlı ilerlediği asır olarak dünya tarihinde yer etti. Dünyayı global bir köy haline getiren bu gelişmeler, zaman ve mesafe gibi algıları da ters yüz etti. Bilgiye ulaşma hızı dünya tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar hızlı hale geldi. İnternetin etkileşime açık olan alanına ise "sosyal medya" adı verildi. Sosyal medya denilen bu kısımda, insanlar birbirleriyle iletişim halinde oldukları ve aynı alanı paylaştıkları için anlık olarak duygu, düşünce ve durumlarını diğer insanlarla paylaşıyor. Veya paylaşımları takip edip, beğeni ve yorumlarla "sosyalliğini" geliştiriyor.
Facebook, Twitter, İnstagram, WhatsApp gibi uygulamalar üzerinden ilerleyen bu sistemin en büyük handikapı ise insanlara kimliksizlik vermesi. Kişiler, gerçek kimliklerini gizleyerek her türlü platformda yer alma şansına sahip. Bu durum da gerçek hayatta yapılması düşünülmeyen şeyleri yapmak için bir cesaret veriyor.
ÇERÇEVESİ ÇİZİLDİ
Ayrıca paylaşılan asılsız veya çarpıtılmış bilgiler, günahsız insanların hedef gösterilip linç edilmesi, kutsal değerlere yapılan hakaretler gibi pek çok paylaşım bu platformlarda yer alıyor. Müslüman olarak çağın gerisinde kalmamız düşünülemez elbette. Bir Müslümanın sosyal medyada nasıl davranması, sosyal medyayı nasıl kullanması gerektiği uzun süredir tartışılan ve alanında uzman din adamları tarafından çerçevesi çizilmeye çalışılan bir mevzuydu. Diyanet İşleri Başkanlığı da bu ihtiyaca binaen Müslüman bireylerin "Sosyal Medya Ahlakı"nı belirleyen kolektif bir kitap yayınladı. Alanında uzman hocaların hazırladığı yazılardan oluşan kitapta nasıl bir sosyal medya ahlakı belirlendiğini sizler için toparladık.
EHİL KAYNAKLAR TAKİP EDİLMELİ
-Öncelikle sosyal medyada dine ilişkin verilen bilgiler konusunda hassasiyet gösterilmeli. Kaynağından emin olunmayan bilgilerin yayılması, bu konuda kasıtlı olarak yanlış bilgiler paylaşanlara istemeden de olsa yardım edilmesini sağlıyor. Bu konudaki bilgi ihtiyacının ehil kaynak ve kişilerden edinilmesi ve paylaşım yapılırken oldukça dikkatli olunması gerekiyor.
-Yine bir Müslüman nasıl ki reel hayatında inanç yapısına uymayan ortamlara girmekten imtina ediyorsa aynısı sosyal medya için de geçerli olmalı. Allah Rasulu'nun "Kişi arkadaşının dini üzeredir" hadisi minavlinde sosyal medyada da "takıldığımız" ortamlar, Allah rızasına uygun olmayan yerler olmamalı.
MAHREMİYETE DİKKAT EDİLMELİ
-Kul hakkının yalnızca reel hayata ait bir kavram olduğu yanılgısına düşmek de büyük hata. Sosyal hayatta İslam'ın haram kıldığı, lakap takma, karalama, alay etme, insanların özel hayatını ifşa etme gibi gibi davranışlar sosyal medyada da haram ve bunlar yapıldığı takdirde helallik alınması gerekiyor.
-Tesettür ve mahremiyetimize gerçek hayatta gösterdiğimiz özeni sosyal medyada da göstermemiz gerekiyor tabii. Nur suresi 30 ve 31. ayetler'de, "Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır. Allah onların bütün yaptıklarından haberdardır. Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan başka ziynetlerini göstermesinler..." şeklinde sınırları çizilen tesettür ve mahremiyet kavramları sosyal medya için de geçerli.
TOPLUMSAL BİRLİK ZEDELENMEMELİ
-Günümüzde yaşanan toplumsal olaylarda veya afet zamanlarında vatandaşlar bilgi almak için sık sık sosyal medyaya başvuruyor. Doğruluğu kanıtlanmayan birçok bilgi bu platformlarda paylaşılıyor ve bu bazen infiale neden oluyor. Bizim inancımıza göre "Mü'minler ancak kardeştir." O yüzden sosyal medyayı kullanırken de bu bilinçte olup, toplumsal birlikteliği zedeleyici paylaşımlardan uzak durmamız gerekiyor.
-Sosyal medya gösteriş yapmak için kullanılan bir alana dönüşmüş durumda. Müslümanlar, yaptıkları iyilikleri Allah rızası için yapmakla mükelleftir. O yüzden Müslümanlar ilgi odağı haline gelmek gibi sebeplerle yaptığı iyilikleri sosyal medyadan reklam ederse ahlaki açıdan büyük bir yanılgıya düşmüş olur.
-Sosyal medya kullanımının büyük bir zaman aldığı da herkesin malumu. Zaman zaman bağımlılık seviyesine çıkan bu durum nedeniyle kişilerin aile ilişkileri, sosyal hayatı hatta ibadetleri de zarar görebiliyor. Sosyal medyanın ibadetleri huşudan uzak bir şekilde geçiştirilmesine neden olması da bir Müslümana verebileceği en büyük zararlardan.
Yeni Şafak