Yeni Diyanet İşlerinin Başkanı göreve başladı. Yalova Üniversitesi rektörü olmadan önce 2011 yılından bu yana Diyanet İşleri Eğitim İşleri Genel Müdürlüğü görevini yürütüyordu. Genel Müdür olarak çok önemli görevleri ifa etti Ali Erbaş hoca. Kur’an Kursu faaliyetlerine neşter attı. Onun döneminde Kur’an Kursu hizmetleri büyük mesafe kat etti.
Bu yazımda sayın Cumhurbaşkanının desteği ve Mehmet Görmez hoca ile ulaşılan Türkiye’nin kendini keşfetme yolunda attığı bir adıma dikkat çekeceğim. Neşvünemaya başlayan bir vizyona dikkat çekeceğim. Mehmet Görmez hoca hangi hizmetleri ifa etti ki CIA eski direktörünün kitabına konu oldu? Graham Fuller, Mehmet Görmez’e ve bu konuya 20 sayfa yer ayırmış.
Diyanet İşleri Başkanlığı öncülüğünde Türkiye’nin cihan devleti olma yönündeki gelişmesini Graham Fuller, Türkiye ve Arap Baharı kitabında anlatıyor. CIA Eski Direktörü Fuller, aslında endişesini dile getiriyor ve şunları demek istiyor: “Görmez öncülüğünde Cumhurbaşkanı desteğinde Diyanet faaliyetleri ile “Müslümanlar tüm dünyada uyanıyor. İslamiyet şuuru ile Müslümanlar bir araya geliyor, ittihad-ı islam gerçekleşiyor, Diyanet İşleri Başkanlığı “hilafetin” gücünü kullanmaya başladı.”
Fuller’in önceki kitaplarında olduğu gibi bu kitaplarında da analizlerinde ne derece yönlendirici olduğunu anlamak zor değil. Kitaplarında bulunan değerlendirmeler, günün şartlarına uygun olarak tasarlanmış ve okuyanı fikri anlamda yönlendirme amacı gütmektedir. ABD'nin 'böl, parçala, çarpıştır, yönet' politikasının yılmaz savaşçıları olan her CIA ajanı gibi Fuller de düşüncelerini ve stratejisini ortaya koyuyor.
Fuller, Amerikan Rand düşünce kuruluşunun daimi politik danışmanı, ABD Merkezi Haberlama Teşkilatı'nın (CIA) eski Milli Haberlama Konseyi yardımcı başkanı. Amerikan ajanı olarak 1964'te Türkiye'ye gelmiş.
Fuller hakkında yazılanlara bakılırsa FETÖ’yü 1969'dan beri yönlendirmeye başlamış. Afganistan’a kadar İslam dünyasında CIA adına operasyonlara katılan, üstü örtülü işgalleri planlayanlardan birisi. Dünyada bir milyarı aşan Müslümanları ABD’nin yönetmesi adına projeler hazırlıyor. İslami hareketler konusunda iyice uzmanlaşmış ve Türkçeyi konuşuyor.
Bediüzzaman, “Düşman meçhul olduğu zaman daha zararlı olur. Kandırıcı olursa daha habis olur. Aldatıcı olursa, fesadı daha şedit olur. Dahilî olursa, zararı daha azim olur” der. CIA ve ilişki içinde olduğu izinde gidenlerin (MOSSAD ve diğerleri) faaliyetleri hep oldu. DAEŞ de böyle projelerin ürünleri olduğunu biliyoruz. Bilindiği gibi, Lavrance’den beri İslam alemi üzerine projeler nifak ve fitne üzerine temellendirilmektedir. Kimlerine göre Graham Fuller günümüzün Lavrance’lerinden birisi.
Sözü uzatmadan Fuller’in “Türkiye ve Arap Baharı” adlı kitabından özetlere geçelim. *
“Diyanet, son dönemde Türkiye içinde ve dışında bütün dini grup ve konuları gözetip, denetlemekte ve ciddi olarak da dışa açılmaktadır. Türkiye, bugün dini konularda uluslararası alanda daha önce olduğundan çok daha faal bir rol oynamaktadır. Gelenek kendini yeniden keşfetmektedir. Osmanlı geleneği yeni ve son derece hayati bir çağdaş önem kazanmaktadır.
“Diyanet’in, Türk olmayan Müslümanlar arasındaki itibari çok güçlendi. Diyanet bu sebeple içeride ve dışarıdaki siyasetinde İslam’ın önemli bir sütunu halini aldı. Diyanet, dünyanın çeşitli ülkelerinde, mahalli dini gruplarla doğrudan bağlantılar içine giriyor. Türk Büyükelçiliklerinin birçoğunda artık temsilciler açıyor.
Fuller kitabında Diyanet’in Gazze’de İsrail’in hava saldırılarında tahrip edilen birçok caminin restorasyon masraflarını karşıladığı, Balkanlardaki camileri restore ettiği, Moskova’da camii inşa ettiği bilgilerine de yer veriyor. Fuller’e göre Türkiye’de dış politikanın bir uzantısı olarak Diyanet’in rolü ve misyonu Türkiye’de iktidar değişse de fazla değişmeyecek. Kurum Müslüman dünyada Türk ‘yumuşak gücünün’ önemli bir unsuru olmaya devam edecek.
Graham Fuller’e göre Diyanetin yeni yaklaşımı sadece Türkiye’de İslam’ın pratiği ile sınırlı değil, bütün dünyayı hedefliyor. Başkan olarak atandıktan sonraki ilk konuşmasında Görmez, Diyanet ‘bütün dünya Müslümanlarına yeryüzünün bütün mazlum milletlerine, bütün Müslüman azınlıklara hizmet prensibi ile hareket edeceğini’ söylemişti.
Fuller bu sözün etkisini şu şekilde dile getiriyor: “Bu ifadenin silip süpürücülüğü ve tutkusu şaşırtıcıdır. Bu söz bir dış politika prensibi gibi etki yapmaya başladı.”
Kitap, Mehmet Görmez’in İslam dünyasındaki ayrılıkları azaltıcı çalışmalara imza attığını ve ümmet bilincini bütün dünyaya yayma çalışmalarındaki başarılı olduğunun da altını çiziyor. Kitapta Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Asya Pasifik, Latin Amerika, Afrika ve Ortadoğu ile Müslümanların yoğun olarak yaşadığı bölgelere yönelik çalışmaları da anlatılmaktadır.
Mehmet Görmez’in Ardından
Görmez hocanın feraseti ve gayreti onu şimdiye kadar gelmiş geçmiş en yetkin ve etkin diyanet işleri başkanı haline getirdi. Duamız Diyanetin ve Türkiye’nin kazandığı bu vizyonun yerine gelen Ali Erbaş hoca ile artarak devam etmesi.
Bugün Çin’de Uygurlara, Kafkasya’da, Filistin’de, Ortadoğu’da, Afrika’da, Asya’da, Müslümanlara karşı planlı zulümler var. Müslümanlığı, hatta topyekün insanlığı temsil edecek bir kurum göremiyoruz ortada. Birleşmiş Milletlerin zulümlere nasıl alet edildiği ise ortada. Son olarak Arakan olaylarında dünyanın sessizliğini gördük. Her olayda olduğu gibi, yine Türkiye kendisinden beklenen öncülüğü ve hareketi yaptı.
Müslüman kanı akıtmak için kullanılan DEAŞ’in “devlet”, terörlerinin de “cihad” olamayacağını, bilakis; bunların eylemlerinin de söylemlerinin de İslam’a en büyük iftira olduğunu İslam dinini temsil eden bir makam söyleseydi bu istismar bu kadar etkili olmazdı.
Velhasıl bugün İslam coğrafyasının, duçar olduğu bu küresel zulümlerden kurtulmasının bir yolu var. “Hilafet”in fonksiyonunu yerine getirebilecek bir oluşumun şemsiyesi altında birleşilmesi. Nasılki Papalık Avrupa’nın birleştirilmesine vesile oluyorsa Diyanet Riyaseti de Hilafet fonksiyonunun güçlendirilmesi ile İslam aleminin bir araya gelmesinde en etkili vasıtadır. Yeni Başkanın önünde büyük bir fırsat var. Bu fırsat, Osmanlıdan miras kalan Türkiye’nin kendini keşfetme ve potansiyellerini farkedilmesi olayıdır. Bu vizyonun yeni başkanla artarak devam edeceğini umuyoruz.
Daha yapacak çok işi, hayata geçirecek çok projesi vardı Görmez hocanın. Türkiye’de hemen herkes hocayı çok sevmişti. Öyle ümit ediyorum ki Ali Erbaş Hoca, nasıl bir miras devraldığını fark eder ve tıpkı Görmez Hoca gibi çok başarılı bir başkanlık performansı sergiler. Mehmet Görmez hocanın ekibinden bir ismin diyanet işleri başkanı olması bu açıdan büyük isabet oldu. Anlaşılıyor ki bu hizmetler artarak ve belli bir temele oturarak devam edecektir. Hocanın bu performans için gerekli donanıma sahip olduğuna dair ümidimiz var. Siyasi iradenin bütünüyle arkasında durduğuna dair de... Geriye hayırlı hizmetleri hayata geçirmek kalıyor. İnşallah öyle de olacaktır
Konu ile ilgili ayrıntı şu haber linkinde yer almaktadır:http://www.milligazete.com.tr/haber/900235/diyanete-itibar-suikastinin-ardindan-cia-cikti