Tiyatro, dizi ve sinema oyuncusu Sumru Yavrucuk, televizyonun içerik anlamında çok etkileyici olduğunu vurgulayarak, "İnsanlar dizilerde izledikleri evlerde oturmak, oradaki kıyafetleri giymek istiyor. Dizilerde kimse kitap okumuyor farkında mısınız? Diziler insanları yapay ve hayali bir dünyaya sürüklüyor. Görsel bir dünya var fakat içi boşaltılmış." dedi.
Yaklaşık 40 yıldır tiyatro sahnelerinden inmeyen Yavrucuk, "Shirley" oyununu "5. Frankfurt Türk Tiyatro Festivali" kapsamında takipçileriyle buluşturdu.
Yavrucuk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 15 yaşında bir okul temsiline çıkmasının ardından tiyatrocu olmaya karar verdiğini söyledi.
Tekrar tekrar deneyerek konservatuvarı kazandığını aktaran Yavrucuk, 30 yıl boyunca İstanbul Devlet Tiyatroları'nda görev aldığını dile getirdi.
Yavrucuk, sahnenin dünyadaki en sihirli alanlardan biri olduğunu vurgulayarak, "Mesleğimde keşkelerimle çok barışık oldum. Çünkü denemeden, yanılmadan bir yere gelinmiyor. 'Çalışmadan nasıl olur?' formülünü hala bulamadım. Her işimi sıfırdan, sanki hiçbir şey bilmiyormuşum gibi heyecanla başlıyorum ve tuğlaları üst üste koyduğumda çok mutlu oluyorum. Aslında oyunculuğun kutsal bir meslek olduğunu düşünmüyorum, biz onu kutsallaştırıyoruz." diye konuştu.
"Shirley" 3 yılda 300 kez sahnelendi
"Baban ölse sahneye çıkar mısın?" tartışmalarını yanlış bulduğuna dikkati çeken Yavrucuk, şöyle devam etti:
"Bazıları kendini tedavi ediyordur sahnede, bazılarına da o durumda sahneye çıkmak iyi gelmiyordur. İnsanların kendi tercihidir. Tiyatronun benim hayatımda hep iyileştirici rolü oldu. Zaman içinde çok acılardan geçiyoruz ama ben düşünüyorum, tiyatro yapmasaydım hayat karşısında bu kadar sakin olamazdım. Çalışmak çok önemli. Tiyatrocuysanız bir an boşluğunuz olamıyor. Spor yapmak, dans etmek, bütün sanatlarla ilgili bilgi sahibi olmak gerekiyor ve bunlar da kolaylıkla olmuyor. Bu işe yeniden başlasam, daha kurnazca 'Bütün aldığım yolu ne kadar zamanda alırım?' diye düşünsem, ancak aynı sürede gerçekleştirebilirim."
Yavrucuk, hem yönetip hem oynadığı, İngiliz yazar Willy Russell'in kaleminden çıkan "Shirley" oyununu 3 yılda yaklaşık 300 kez sahnelediklerini söyledi.
İlerleyen sezonlarda da oyunu tiyatroseverlerle buluşturmaya devam edeceklerini aktaran Yavrucuk, "Oyun yaz projesi gibi hazırlandı. Açık hava tiyatrolarına çok yakışıyor. Yazın da oynanabilen bir oyun olduğu için Türkiye'nin pek çok şehrinde perdelerimizi açtık. Çok yoğun ilgi var. Seyirci gittikçe artıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Yavrucuk, tiyatronun seyirci ve oyuncuyla yapılan bir sanat olduğunu belirterek, "Birinden biri eksik olursa biz ona tiyatro diyemeyiz. O nedenle seyircimiz olduğu müddetçe oynamaya devam edeceğiz. Ben oyunun müsaade ettiği koşullarda interaktif çalışmalar yapmayı seviyorum. Bu hem beni heyecanlandırıyor hem oyuna farklı bir motivasyon katıyor." şeklinde konuştu
"Televizyonda şiddeti görmeye tahammülüm yok"
Mesleki anlamda iştah açan projelere ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Yavrucuk, şöyle devam etti:
"Benim iştahımı sevgi ve aile gibi konuların olduğu projeler açar. Televizyonda şiddeti görmeye tahammülüm yok ve aynı şiddetin içinde yer almayı da sırf para kazanmak için kabul etmem. İnsanlar özellikle son zamanlarda idollerini romanlardan, eserlerden değil de televizyonda gördükleri kahramanlardan seçiyorlar ve ona göre yaşıyorlar. O yüzden özellikle televizyon işlerinde çok dikkatli olmak gerektiğini düşünüyorum. Sizin kahramanınız, bir dizideki çete başı olursa, toplumda öyle bir yönelme oluyor."
Yavrucuk, seyircisi fazla olan dizilerin hemen türevlerinin yapıldığı yorumunu yaparak, "Kolaycılık var. Bir bakıyorsunuz etraf kan revan içinde. Oysa sevgi temeli üstüne dayanan birçok dizi izledik daha öncelerde. Yani o zaman izlendiği gibi güzel aile dizileri şimdi de izlenebilir ama zannediyorum artık sadece planlarını insanları şaşırtmak, ürkütmek, dozu yükseltmek üzerine yapıyorlar. Televizyon belli saatlerde izlenen değil sabah açılıp gece yatana kadar açık kalan bir alet maalesef." ifadelerini kullandı.
Televizyonun içerik anlamında çok etkileyici olduğuna vurgu yapan sanatçı, şunları kaydetti:
"İnsanlar dizilerde izledikleri evlerde oturmak, oradaki kıyafetleri giymek istiyor. Dizilerde kimse kitap okumuyor farkında mısınız? Diziler insanları yapay ve hayali bir dünyaya sürüklüyor. Görsel bir dünya var fakat içi boşaltılmış. İçeriğinin olmadığı, sadece görsel bir dünyada yaşıyoruz. Oyun izlemeye gelen insanlar, bazen selfi çekebiliyor oyun esnasında. İnsanlar evlerin içinde başka, dışarıda kurgusal, kendilerine ait olmayan başka bir hayat yaşıyor. Bunda dizilerin de çok büyük etkisi var."
AA