Doğdu O Yüce Nebî, kâinatın sebebi,
Allah’ın, Resûlünden; tebliğdir istediği.
Tebliğ etti çekinmeden, Sözleri birer-birer,
O Emre boyun eğen; Resûlünü çok sever.
Allah’ı seven insan; Resûlü sevecektir,
O’nun sevgisi ile, Cennete girecektir.
O gelince Dünyaya, büyük inkılâp oldu,
Devam eden âdetler birdenbire son buldu.
Büyüdü yavaş-yavaş, yaşı kemâle erdi,
Muhammedü’l-Emîn ünvanı Mekkeliler verdi.
Emanete sahipti, hiç yanlış yapmamıştı,
Kizbe dair üstünde, leke bırakmamıştı.
Ol Risalet Makamı, Hak’tan tebliğ olunca;
Tebliğini duymayan kimse bırakmamıştı.
O’na Emîn diyenler, hep caydılar sözünden,
Saltanat gidiyordu; Muhammed’in yüzünden.
Sihirbaz ve Büyücü, yalanları attılar,
Güya O’nu, kaderiyle; baş-başa bıraktılar.
Amma O’na inanan, fedakârlar çıktılar,
Hayatı hiçe sayıp; etten kalkan yaptılar.
Anam-Babam sana feda; fedadır hakîr canım,
Senin Davan uğruna; fedadır akan kanım.
Bu Mukaddes Davayı, ördüler nakış-nakış,
İnsanların gönlünde, oldu İslâmca bakış.
Dinde zorlama yoktur, gönüllere nakşolur,
Yolunda nice Velî, nice Sultan aşk olur.
Aşarlar Ülkeleri, şehirleri aşarlar,
İslâm’ı tebliğ için, gece-gündüz koşarlar.
Şimdi tanıyor O’nu Dünyanın tam yarısı,
İyi örnek olamıyor, O Davanın bağlısı.
Getirdiği Kur’ân’a eğiverse başını,
Keser aralarında manâsız savaşını.
Sulh ve sükûna döner, dünyanın her bir yanı,
Bir Saadet Asrı görür, şu dünyanın insanı.