Risale Haber-Haber Merkezi
Rotterdam islam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Hıristiyan-Müslüman diyaloguna en doğru yorumun Bediüzzaman tarafından yapıldığını söyledi.
İşte Prof. Akgündüz'ün yazısı:
Hıristiyan-Müslüman İlişkilerine Genel Bakış ve Avrupa'da İslâm'ın Geleceği (1)
Biz Medeniyetler ve Kültürler mabeyninde Diyalog prensiplerini vurgulamak, insanlar ve devletler arasında barış dolu beraberliğin temellerini sağlamlaştırmak istiyoruz; çünkü diyalog akl-ı selim sahibi olanların seçimi ve yoludur; diyalog, tartışmaları ve sorunları çözecek, krizleri bitirecek en etkin yoldur. Bu sorunlar insan toplumlarını yeterince rahatsız ettiler ve etmektedirler.
Ben inanıyorum ve İslâmiyet de bunu böyle mütalaa ediyor ki, insaniyet bir ailedir. Herkesin aslı birdir, herkes Allah'ın kulu ve Hz. Adem'in ise çocuklarıdır. Bundan dolayıdır ki, Efendimiz (ASM) Veda Hacc'ında çok net bir üslupla bunu beyan etmişlerdir ve buyurdular ki: "Ey insanlar, sizin Rabbiniz birdir ve sizin babanız da birdir. Siz hepiniz Adem'den geldiniz ve Adem ise topraktan halk edildi. Kimse kimseden üstün değildir, Allah yanında en üstün olanınız takva sahibi olanlardır."
On dört asır önce, dünyada görülmemiş olan en büyük evrensel çağrıyı İslâm yaptı. Kur'an-ı Kerim Ehl-i Kitaba şöyle sesleniyor (Hıristiyan ve Yahudiler): "De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, Ona hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmayalım. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: 'Şahit olun biz Müslümanlarız'.(Allah'ın emirlerine teslim olanlar)." 1
Bize göre bütün dünyada ve Avrupa'da doğru İslâm'ın anlaşılmasına mani olan birçok maniler vardır. Avrupalıların doğru islâmiyet'i bilmeyişleri, Ortaçağda her din mensubunun aşırı taassubu sebebiyle İslâmiyet'in anlaşılamayışı, din adamlarının meseleye tahakkümle yaklaşmaları, halkın bunları körü körüne taklit etmeleri ve İslâmiyet'in bazı emirleri ile müspet bilimin arasında var olduğu iddia edilen bazı tezatlar, bu engellerin başında gelmekteydi. Bu engelleri bertaraf edebilmek için, şu üç kuvveti kullanacağız:
-Bütün insanlıkta filizlenmeye başlayan gerçeği ama sadece gerçeği arama arzu ve meyli.
-İster Müslüman ister Hıristiyan, bütün din mensuplarının farklı görüş ve dindeki insanları insafla dinlemesi.
-Hümanizm diye ifade edilen ve Kur'an'ın işaretine uygun olarak insanı sevmek.
Hz. Peygamberin Müjdesi
Ahmed ibn- Hanbel, Müsned adlı hadis kitabında, Ebu Davud, Ibn-i Mace ve Ibn-ı Hibban Sünen adlı eserlerinde Ahir zaman ile alakalı çok önemli bir hadis nakletmektedirler ki, bu hadisi belli yerlerde Bediüzzaman da kullanmaktadır: "Bir gün gelecek Hıristiyanlarla (Rum ile) tam bir emniyet içinde barış yapacaksınız. Siz ve onlar yani Müslümanlar ve Hıristiyanlar, kendilerinin dışında müşterek bir düşman ile birlikte savaşacaksınız. Galip gelecek ve çok kazanımlar elde edeceksiniz. Sonra tepeli bir çayıra konaklayacaksınız." 2
Bir kısım İslâm Âlimleri bunun Har-Magedon veya Armageddon adıyla Hıristiyan alemi tarafından bilinen ve hayır ile şerri birbirinden ayıracak ve dünyanın sonunu getirecek savaş olduğunu açıkladıkları kıyamet alameti olay kastedildiğini zikretmektedirler. Bunu bazıları Avrupa ve Amerika ile Müslüman âlemi arasında çıkacak büyük bir savaş olarak da izah etmektedir. Ancak biz bunlara katılmıyoruz. Bediüzzaman'a göre bu ortak düşman dinsizlik cereyanıdır. Doğru yorumun Bediüzzaman tarafından yapıldığına inanıyoruz. 3
O şöyle özetliyor: "İşte böyle bir sırada, dinsizlik cereyanı pek kuvvetli göründüğü bir zamanda. Hazret-i Isâ Aleyhisselâm'ın ma'nevî şahsiyetinden ibaret olan hakîki İsevîlik dîni ortaya çıkacak, yâni Rahmet-i İlâhîyenin semâsından nüzul edecek; hâl-ı hazır Hıristiyanlık dîni o hakikata karşı tasaffi edecek, hurafelerden ve tahrifattan sıyrılacak. İslâm'ın hakikatleriyle ile birleşecek; ma'nen Hıristiyanlık bir nevi Islâmiyete inkılâb edecektir... Ve Kur'ân'a iktidâ ederek, o isevîlik şahs-ı ma'nevîsi tâbi'; ve islâmiyet metbu' makamında kalacak; Hak Din bu iltihak neticesinde büyük bir kuvvet bulacaktır.
Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlûb olan isevîlik ve İslâmiyet; ittihad neticesinde, dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak isti'dâdında iken, göklerde cism-i beşerîsiyle bulunan şahs-ı İsâ Aleyhisselâm, o din-i hak cereyanının başına geçeceğini, bir Muhbir-i Sâdık, bir Kadir-i Külli Şey'in va'dine istınâd ederek haber vermiştir. Madem haber vermiş, haktır; madem Kadir-i Külli Şey' va'detmiş, elbette yapacaktır.
Hazret-i isâ Aleyhisselâm geldiği vakit, herkes O'nun hakîki Isâ olduğunu bilmek lâzım değildir. O'nun manevi yakınları ve havassı, nûr-u îman ile O'nu tanır. Yoksa açık bir şekilde herkes O'nu tanımayacaktır." 4
Kanaatimize göre bu birleşmenin vakti çok yakındır. Bu sebeple alabildiğine müsbet hareket etmek ve islâm'ın güzelliklerini gayr-i Müslimlere anlatmak bizim vazifemizdir. Aklınıza şu soru gelebilir: Bu konuda bazı işaretler görüyor musunuz? Evet gelecek yazıda bunu özetleyeceğiz.
Dipnotlar:
1 Kur'an, 3:64.
2 EbuDavud.mi, Ahmed ibn-Hanbel. 4/91 .5/228.
3 http://en.wikiDedia.org/wiki/Armageddon: Muhammed Hassan. Nihaye al-Alem; Meta ve Eyne. www.mohamedhassan.org/alkhotab%20wa%20aldoros/written/..%5C..%5CFiles%5CLessons%5CWrited%5Cnehvat.doc
4 Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat. On Beşinci Mektup. 57.
Vakit