Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Mearic Sûresi 36-42. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor
36, 37-Öyle ise o inkâr edenlere ne oluyor ki, (onlar alay etmek üzere) ayrı ayrı fırkalar hâlinde, sağdan ve soldan sana doğru koşan kimselerdir.
38-Onlardan her bir şahıs, Naîm Cennetine konulacağını mı umuyor?
39-Aslâ! Şübhesiz ki biz, onları bilmekte oldukları şeyden (bir damla hakir sudan) yarattık.
40, 41-Doğuların ve batıların Rabbine (Zâtım üzerine) yemîn ederim ki, şübhesiz biz (onların) yerine onlardan daha hayırlılarını getirmeye elbette gücü yetenleriz ve biz (kudretinin) önüne geçilenler değiliz!
42-(Ey Habîbim!) Artık onları bırak, vaad olunageldikleri günlerine kavuşuncaya kadar (bâtıla) dalsınlar, oynasınlar! (*)
(*)“En âdî raiyetin (halkından olan en sıradan birisinin) en âdî muâmelelerini (sıradan işlerini) ihmâl etmeyen bir Hâkim-i Hafîz (herşeye hükmeden ve muhâfaza eden Allah), hiç mümkün müdür ki, raiyetin en büyüklerinden en büyük amellerini muhâfaza etmesin, muhâsebe etmesin (hesâba çekmesin), mükâfât ve mücâzât (cezâ) vermesin! Hâlbuki o Zât’ın izzetine (şerefine) ve gayretine dokunacak ve şe’n (şânı) ve merhameti hiç kabûl etmeyecek muâmeleler, o büyüklerden sudûr ediyor (çıkıyor). Burada cezâya çarpmıyor. Demek, bir mahkeme-i kübrâya (en büyük bir mahkemeye) bırakılıyor.” (Zülfikār, 10. Söz, 7)