Risale Haber-Haber Merkezi
Doğu Anadoluda Muş, Norşin, Bitlis, Ohin, Tillo gibi yerleşim merkezlerinde halk, esnaf, kanaat önderleri, ilim adamları, cemaat mensupları, medreseler ve öğrencilerle yaptığı görüşmeleri Risale Haber okuyucularına ulaştıran yazarımız İsmail Aksoy yazı dizisinin son bölümünü genel bir değerlendirmeye ayırdı.
Bir çok görüşme neticesinde ortaya çıkan değerlendirmede farklı önerilerin de yer aldığı yazıda açılımın her alanda ve herkese yapılması gerektiğini vurgulyan Aksoy, "Bu açılım, sadece “kürt” lere dönük bir açılım değil, insanımızın tümünü kucaklayan, inanç, örf, âdet ve geleneklerine, onların hiç bir engele takılmadan (Kemalizm, laiklik v.s) serbestçe yaşanmasına yönelik bir açılım olmasına özen gösterilmeli" dedi.
Aksoy'un yazısında yer alan görüşlerin bir bölümü şöyle:
Devlet, jeopolitik ve tarihî miras değerlerini dikkate alarak, hata ve kusurlarıyla bir parça da olsa yüzleşmesi, bu yüzleşmenin sistem yararından çok halk yararına olması için, halkın nabzını tutan sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleriyle bu süreci ve çerçevesini belirlemelidir.
Bu kanın akmasına, kin ve nefret tohumlarının ekilmesine mâni olacak, kardeşlik ve birlik ruhuna destek verecek her kesimle görüşüp konuşulmalıdır. Bu süreçte halkın ve milletin maslahatına atılan her adımı destekleme ve taraf olma adına, takoz koyanlar deşifre edilmelidir.
Sadece Türk-Kürt kardeşliğinin değil, genel olarak İslam kardeşliğinin ve “İslâm Birliği” idealinin de bayraktarlığını yapan Bediüzzaman Said Nursi'nin bölgede ve dünyada hem Türkler, hem de Kürtler tarafından sevilmesini bir fırsata dönüştürüp, O’nun şâhâne bir projesi olan “Medresetü’z-Zehrâ” projesini devletin derhal hayata geçirerek, bölgenin ekonomik, sosyal, geri kalmışlık, cehâlet, ayrılık, fakirlik gibi problemlerine çare ve çözüm üreten değerli fikirlerinden istifade etmeyi gurur meselesi yapmadan benimsemesi gerekmektedir.
Bediüzzaman’ın ifadesiyle; her bir zamanın insî bir şeytanı vardır. İnsan sûretinde bir takım şeytanlar, Âlem-i İslâm’ı ifsad etmek için bir takım suretlere girip roller üstlenmişler. Bugün Ergenekon denen komite ve oluşumun ne tür cinayet ve bozgunculuk faaliyetleri içerisinde olduğu, zayıf damarları nasıl kullandığı (Kemalizm, Laiklik, Irkçılık, dinî duygular v.s), miting, toplu yürüyüş, gizli toplantılar, ihtilal hazırlıkları gibi faaliyetleriyle nasıl örgütlendikleri, dâva dosyalarından ve iddianamelerden anlaşılmaktadır. Bütün bunlar süfyanizm ve deccalizmin iğfal ve fitnekârane faaliyetlerinin neticesi olarak mevcut problemleri doğurmuş; ırkçılık, bölücülük, ekonomik sıkıntı, sosyal çalkantı, inançsızlık kaosu, ahlâkî erozyon gibi milleti zaafa uğratan ağır bedellerle kendini göstermiştir.
Bu açılım hayırlı ve müspet bir teşebbüs, istibdat ve tabuları (en azından) zayıflatacak bir gelişme, hürriyetlerin önünü açacak millet yararına bir adım, milleti ve devletiyle kendine güvenin/kaynaşmanın/tanışmanın ve geleceğe umutla bakma adına bir başlangıcın engellere takılmadan sürdürülmesi ve sonuçlandırılması gereken bir plân ve program olarak görülmeli ve desteklenmelidir.
Yazının tamamı için TIKLAYINIZ