Babamın kontrol zamanı yaklaşmıştı. Doktoru seminer nedeni ile hastanede olmadığı için o gün başka bir doktor babamı muayene etti. Muayene bittikten sonra doktor karşımıza oturdu, babama döndü ve “Bey Amca! Bu şekilde gidersen duvara toslarsın!” dedi. Bir doktora baktım bir babama baktım. Hastaya teselli vermek, ona manevi güç olmak muayene kadar önemli idi.
Babam üzülmüştü. Hemen babamı muayene odasından çıkartmak istedim. Ben de üzülmüştüm. Babamı dışarı çıkarttım. Bir doktorun tıp ilmi dışında Risale-i Nurlara da vakıf olması tıp ilmine tamamlayıcı olur diye düşündüm. Doktor Tahir Barçın Ağabey aklıma geldi, muayene odasına tekrar girdim ve Doktor Beye “Hastalar Risalesi”ni hediye ettim.
Doktor Tahir Barçın Ağabey bu yönüyle müspet ve dini ilimlere sahip bir muallimdi, ehl-i ilimdi, ehl-i takva idi. Risalelerin iman ve Kur’an hakikatleri itibari ile ruhuna vakıftı. Sade ve gösterişten uzak, tam bir gönül adamı, tam bir doktordu. Bu vesile ile Doktor Tahir Barçın Ağabeyin izinden giden Risale-i Nurlara vakıf doktor arkadaşlara da hürmetlerimi iletiyorum.
Şimdi birlikte bir ev tahayyül edelim. O evin odalarından birinde bir metrelik akvaryum olduğunu ve o bir metrelik akvaryumun içinde yüzen balıklardan biri olduğumuzu tahayyül edelim. Biri bizi akvaryumun dışına çıkarsa ve içinde yüzdüğümüz bir metrelik akvaryumdan hayatın daha geniş daha büyük olduğunu bize fark ettirse neler olurdu?
Akvaryumun bulunduğu odayı, evi, bahçeyi, insanları, dağları, gökyüzünü görecek; kendimizin ve içinde yüzdüğümüz akvaryumun ne kadar küçük, ne kadar dar olduğunun bilincine varacaktık. Mevcudatın şu âlem-i şehadete: vücudun da mevcudata münhasır olmadığını, hakikatte âlem-i şehadetin münakkaş bir perde olduğunu anlayacak, perdeleri aralayıp perde arkasını görecek, dünyamız, ufkumuz genişleyecek; nehirleri, gölleri, denizleri, okyanusları gördükten içinde yüzdüğümüz akvaryum bize dar gelecekti. İrfan sahibi, vizyon sahibi olacaktık.
Risale-i Nurlar ve saff-ı evvel ağabeyler, tam da bu noktada bizlere can simidi atarlar, irfan sahibi, vizyon sahibi olmamıza vesile olurlar. Risale-i Nurlar ve saff-ı evvel ağabeyler, bu süreçte irfan ufkumuzu açan birer yadigâr-ı Bediüzzaman’dır. Doktor Tahir Barçın Ağabey de onlardan biridir. Risâle-i Nur’un hakikatlerini hayatına ayna eylemiş, Üstad Hazretlerinin hayat-ı maneviyesini devam ettirmeye gayret etmiştir. Kalp atışlarına ve heyecanına bizleri şahit eylemiştir. İrşad ve tebliğ ruhu ile dolu doludur. Bu yönüyle şarkın kapısını açmış, Bitlis’te ardından da Emirdağ’da mücessem bir Risale-i Nur olmuştur.
Rabbim onu Risale-i Nur hizmetinde Şafi ismine vesile eylemiştir. Muayene için gelen hastaların sadece hasta bedenlerine değil onların kalplerine de dokunmuştur. Hayatın; içinde yüzdüğümüz bir metrelik akvaryumdan daha geniş daha büyük olduğunu fark ettirmeye, gözlerdeki perdeleri aralamaya gayret etmiştir. Hastalık ve sair musibetlerin; bir nâsih ve ikaz edici bir mürşit; lezzet, ücret ve mükâfat saklı birer define olduğunu göstererek hastalarındaki şikayeti ve üzgünlüğü bertaraf etmeye gayret etmiştir. Hastalık ve sair musibetlerin, kıymettar hayatı sâfileştirdiğini, kuvvetleştirdiğini, terakki ettirdiğini; dakikaları birer saat ibadet hükmüne getirdiğini söylemiştir. Hastalıklar ve sair musibetler içerisinde hastalarının boğulmamaları için kalplerine su serpmiş, adeta çeşme olup Bitlis’te ve Emirdağ’da sokaklara akmıştır. Fedakârlığı ve sadakati yolunu açık eylemiştir. Bu yönüyle yürüyen, gezen mücessem bir Hastalar Risalesi olmuştur.
Doktor Tahir Barçın Ağabeyin Risale-i Nurlara karşı oluşmuş ön yargıları aşmak için azami gayret ettiğini de gözlemliyoruz. Risale-i Nurların bizlerin irfanına sunulmuş bir teklif olduğunu söylemiştir. Risale-i Nurların, Kur’ân’ın bu zamanda hakîkî bir tefsiri olduğunu söylemiştir. Risâle-i Nur’un gayesinin imanı kurtarmak olduğunu söylemiştir. Risâle-i Nurları okuyanların ve ondan ders alanların inanan inanmayan herkese saygılı olduğunu söylemiştir. Risâle-i Nurları okuyanların ve ondan ders alanların ailesine, vatanına ve milletine faydalı kişiler olduklarını söylemiştir. Risâle-i Nurları okuyanların ve ondan ders alanların elinden dilinden asla kötülük gelmeyeceğini söylemiştir.
Rabbim kendisinden razı olsun. Rahmeti ile muamele buyursun.