Domuz gribine yakalanmamak için iyi beslenmenin önemi büyük
Bulaşıcı hastalıklardan korunmanın en etkin, en kolay ve en ucuz yolu o hastalığa karşı aşı yaptırmak. Sonra gribe karşı bünyenizi güçlendirecek soğan, sarımsak, nar, portakal, greyfurt, yeşil biber, maydanoz gibi meyve ve sebzeleri tüketmek. Tabii en önemlisi, ellerinizi sürekli yıkamak. Çünkü mikrop ellerden bulaşıyor.
Bağışıklık sisteminiz ne kadar güçlü olursa domuz gribine karşı vücut direnci de o kadar artar. Özellikle yaz mevsiminden kışa geçişte zayıflamaya başlayan bağışıklık sistemini güçlendirmek adına meyve ve sebze tüketiminin artırılması gerekiyor. Çünkü meyve ve sebzeler, bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun hastalıklara karşı direncini artırır. Bunun yanı sıra balık, kırmızı et ve bakliyat yemek insanı dinç tutar. Soğan ve sarımsak da gribal enfeksiyonlara karşı kalkan görevi gören çok önemli iki besindir. Soğanı ve sarımsağı yemeklerle tüketebilir ya da çiğ olarak da yiyebilirsiniz. E vitamini de bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde etkilidir. Yeşil yapraklı sebzeler, fındık, ceviz gibi yağlı tohumlar ve kuru baklagillerin yeterli miktarlarda tüketilmesi önemlidir.
Domuz gribine karşı portakal ve mandalina!
Portakal-mandalina, greyfurt: Kış mevsiminin vazgeçilmez meyveleri arasında yer alan narenciye grubu meyveler, içerdikleri zengin C vitamini ile hastalıklara karşı vücudun savunma mekanizmasını harekete geçirir. Mandalina, greyfurt, portakal ve limon suyu karışımı, domuz gribine karşı çok iyi bir beslenme kaynağıdır.
Elma: Elma, içerdiği E ve C vitaminleri gibi antioksidan öğeler ile bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı direnci artırır.
Nar: Antioksidan kapasitesi oldukça zengin olan nar da önemli miktarda potasyum, lif, C vitamini ve niasin (B3 vitamini) içermektedir. Bu zengin içeriği ile gribal enfeksiyonlarının düşmanı olan bir besindir.
Yeşil sivri biber
Özellikle kuşburnu, kırmızı ve yeşil sivri biber, kivi, maydanoz ve rokada bulunan C vitamini miktarı; portakal, mandalina ve limonda bulunan C vitamini miktarı kadardır.
Yazın tüketilen salatayı kışın da bolca yiyin!
Salata, gribe karşı öğle ve akşam yemeklerimizin vazgeçilmezi olmalı. Özellikle bu dönemde ıspanak, kereviz, pırasa, havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz bolca yenilmelidir.
Gribe karşı ıspanak çorbası
Ispanak, kuru soğan, bulgur ve kıymanın bir arada yer aldığı hem lezzet açısından hem de besin değeri açısından kaliteli bir çorba, gribal enfeksiyonlara karşı çok önemli bir önlemdir.
Çocuklarınızı gripten korumak için sebzeyi sevdirin!
Domuz gribine karşı çocukların da bol miktarda sebze yemesi gerekir. Bunun için kış sebzeleri onların tüketmeleri için cazip hale getirecek şekilde hazırlanmalıdır. Örneğin; kereviz yemeğini sevmeyen çocuğa, bu sebzeyi rendeleyerek, yoğurda karıştırmak, içine bir miktar da ceviz ekleyerek çocuğa sunmak, aynı şekilde ıspanak yemeğini sevmeyen çocuklara, ıspanağı bir iç olarak kullanarak; börek, poğaça ya da krep yapılması ve çocukların bu besinleri tüketmeleri sağlanmalıdır.
Domuz gribine karşı haftada bir gün kuru fasulye ya da nohut yiyin
Özellikle etli kurufasulye veya nohut yemeği haftada en az bir gün tüketilmeli.
Baklagil çorbası
Bulgur, kurufasulye, kuru soğan ekleyip hepsini blender'dan geçirerek, biraz da sıvı yağ eklemek suretiyle besin değeri yüksek bir çorba hazırlayabilirsiniz.
Ihlamur, adaçayı ve kuşburnu kurtarıcıdır.
Vücut ısısını dengede tutabilmek için bol sıvı alımı gerekir. Bu nedenle, her gün en az 2-2,5 litre (12-14 su bardağı) su içilmeli, sıvı alımının karşılanmasında ıhlamur, adaçayı, kuşburnu çayı, açık çay gibi içecekler tercih edilmeli.
Suya sabuna bol bol dokunun
Kışın daha dikkatli olunmalı
Domuz gribi kış aylarında daha çok yaygınlaşır; çünkü, güneş ışığının UV etkisi bu mevsimde yaza göre daha azalır. Hastalığın etkeni olan virüs, soğuk ve nemli ortamda daha uzun süre canlılığını koruyor.
Yakın temastan kaçının!
İnsanlar kışın daha dar mekânlarda, özellikle çocuklar okullarda birbirleriyle yakın temas halindedir. Böylelikle domuz gribinin hızla yayılması için uygun ortam oluşur. Nitekim son günlerde, bazı okullarda salgınlar ortaya çıkmaya başladı bile.
Domuz gribi aşısı olun
Bulaşıcı hastalıklardan korunmanın en etkin, en kolay ve en ucuz yolu o hastalığın aşısını yaptırmaktır. Sağlık çalışanları, hamile kadınlar, kalp, akciğer, karaciğer hastalığı veya kanser gibi önemli bir hastalığı olanlar, öğrenciler ve hastalığın yaygın olduğu ülkelere seyahat edecek olanlar öncelikle aşı olmalı.
Aşı olana kadar;
Ellerinizi sık sık, özellikle öksürdükten veya hapşırdıktan sonra su ve sabun ile yıkayın. Öksürürken veya hapşırırken ağzınızı kâğıt mendil ile kapatın. Kullandığınız mendili çöpe atın. Öksürdükten veya hapşırdıktan ya da hasta olma ihtimali olan biri ile el sıkıştıktan sonra, elinizi yıkayıncaya kadar; gözünüze, burnunuza veya ağzınıza sürmeyin. Hasta kişilere yakın temastan sakının. Temas zorunlu ise maske ve eldiven kullanın.
Seyahatlerde dikkatli olun!
Hastalığın yaygın olduğu bir ülkeye seyahat edecekseniz bu seyahatinizi aşı yaptırana kadar erteleyin.
Seyahatinizi ertelemeniz söz konusu değilse, o zaman yukarıda belirtilen tedbirlere azami dikkat ve özeni gösterin.
Yanınızda maske, eldiven, alkol bazlı el dezenfektanı ve kâğıt mendil bulundurun.
Sağlık sigortanızın geçerlilik süresini ve gideceğiniz ülkede geçerli olup olmadığını kontrol edin. Doç. Dr. Kenan Keskin
Çocuklarınızı domuz gribinden koruyun!
Domuz gribi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de panik havası estirmeye devam ediyor. Uzmanlar, sık sık alınması gereken tedbirler konusunda halkı bilgilendirirken, Sağlık Bakanlığı özellikle okullardaki salgınlara dikkat çekiyor. Nitekim bu H1N1 virüsü en çok okullarda baş gösterdi. Çünkü solunum yoluyla kolayca bulaşabilen virüs, minik bedenleri kolayca hasta edebiliyor. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Bakır'a göre çocukların vücudu daha önce bu virüsle karşılaşmadıkları ve kanlarında bu virüsü koruyucu bir antikor taşımadıkları için hemen hastalık mikrobunu kapabiliyor. Üstelik bağışıklık sistemleri de henüz tam olarak gelişmediği için okullarda bir salgın halinde yayılabiliyor. İşte bu noktada okul yetkililerine ve de velilere büyük iş düşüyor. Çünkü çocukları bu virüsten koruyacak tek şey belki de doğru bilgilendirme olacak. Prof. Dr. Bakır'ın söylediklerinden yola çıkarak birkaç başlık altında aşağıda yapılması gerekenleri özetledik.
Okullarda alınması gereken tedbirler
Okul girişine termal kamera ya da ateş ölçerler yerleştirilerek hasta öğrenciler tespit edilebilir
Hastalık belirtisi olan çocuk hemen arkadaşlarından uzaklaştırılmalı ve ailesine haber verilmeli.
Çocuklar hastalıkla ilgili bilgilendirilmeli ve yapması gerekenler anlatılmalı.
Öğrenci tuvaletleri sık sık temizlenmeli ve ellerini rahatlıkla yıkayabileceği bir ortam hazırlanmalı.
Mümkünse okul duvarlarına el dezenfektanları yerleştirmeli.
Başta sıralar olmak üzere, kapı kolları, klavyeler, askılıklar, dolaplar ve çocukların ortak kullandığı her aksesuar her gün temizlik personeli tarafından iyice temizlenmeli, (Bunlar deterjan içermeyen maddelerle, mikrop öldürücü temizleme losyonları ya da suyun içine yüzde 1 oranında çamaşır suyu katılarak yapılmalı).
Sınıflar her teneffüs havalandırılmalı.
Velilerin yapması gerekenler
Sık sık çocuğunu ellerini yıkaması konusunda uyarılmalı, özellikle toplu taşıma araçlarından indiklerinde hemen ellerini yıkanması öğütlenmeli.
Çocuklar hapşırdıklarında ağızlarını mendille, mendil yoksa dirseklerine doğru ağızlarını kapatarak hapşırması söylenmeli.
Sınıfta veya okulda hapşıran, aksıran ya da hasta görünen çocuklara yaklaşmamaları tembihlenmeli.
Kapalı ve kalabalık yerlerde bulunmaması gerektiği anlatılmalı.
Çocuğun kaldığı odayı sık sık havalandırın.
Hasta çocuk doktora götürülmeli ve anti viral ilaçlar almalı.
Çantasına alkollü dezenfektanlar konulmalı ve kullanması gereken noktalar izah edilmeli.
Hastalığı geçirmekte olan bir çocuk, ateş düştükten 24 saat dahil olmak üzere evinde kalmalı.
İnsanlarla mümkün olduğu kadar az görüşmeli.
Çocukların bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için;
Aşılar eksiksiz olarak yapılmalı.
Düzenli beslenmeye önem verilmeli.
Çocukların sebze ve meyve tüketimini artırılmalı.
Hazır meyve suları yerine çocuklara taze sıkılmış meyve suları içirilebilir.
Yeterli ve kaliteli uyumaları sağlanmalı.
Hekim önerisi olmadan ilaç kullanılmamalı.
Düzenli sağlık kontrolleri ihmal edilmemeli.
Zaman