Geçmiş peygamberlerde olduğu gibi, Hz. İsa'nın (a.s.) sağlığında da İncil, yazılı kitap hâline getirilmemiştir. Çünkü İsa (a.s)'ın tebliğ süresinin kısa oluşu ve yaşadığı devrin şartları buna elvermiyordu. En erken yazıları İncil, İsa'dan sonra yetmişli yıllarda kaleme alınmıştır. Dolayısıyla Hz. İsa'nın tebliğ ettiği hakikatler anında kaydedilememiş, sonradan yazılan İncillere insan sözü karışmış ve böylece kitabın aslı tahrife uğramıştır.
Bugün kilisece kabul edilmiş dört resmi İncil vardır: Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncilleri. Bunların Havarilerden geldiği ve sahih olduğu kabul edilir. Bunlardan ilk üçü -birtakım ayrılıklara rağmen- ana mesele ve bölümlerinde birbirlerine yakındırlar. Bunlara, "aynı bakış açısıyla yazılmış anlamında, Sinoptik" İnciller adı verilir. Bu üç İncil, zaman bakımından dördüncü incilden öncedirler. (1)
Bu dört İncil'den Markos'un İncilinin en eskisi olduğu, Matta ve Luka İncillerinin, hem bunun eski şeklinden, hem de kaybolan ve "O" denilen bir kaynaktan metinlerini aldıkları söylenmektedir. Bu İncillerin dördüncüsü olan Yuhanna İncili ise, oldukça geç yazılmış mistik yönü ağır basan bir İncildir. (2)
Dört İncil ve yazarları şunlardır:
Matta İncili: Yirmi sekiz babtır. Matta, Havarilerden biri olup, M. 70 yılında Hristiyanlığı yaymak için yerleşmiş olduğu Habeşistan'da ölmüştür. İncilde Hz. İsa (as)'ın Mesihliği üzerinde durur.
Markos İncili: Markos, Havarilerin reisi olan Petrus'un talebesidir. Hristiyanlığı yaymak için yerleşmiş olduğu Mısır'da M. 62 yılında ölmüştür. İncili on altı bab olup Hz. İsa (as)'ın hayatından bahsetmektedir.
Luka İncili: Doktor veya ressam olduğu söylenen Luka, Pavlos'un talebesidir, Havari değildir. İncili M. 60 yıllarında yazmıştır. Yirmi dört babtır. İsa'nın hayatı ve tebliğ ettiği şeylerden bahsetmektedir.
Yuhanna İncili: Yirmi dört bab olan bu İncil'i yazanın Yuhanna'nın talebesi olduğu sanılmaktadır. Bu İncil'de Hz. İsa (as)'ın, Allah'ın oğlu olduğu tezi üzerinde ısrarla durulmaktadır. Aslında bugün elimizde bulunan İncil'de bu dört İncilin dışında yirmi üç İncil daha olup toplam yirmi yedi incilden meydana gelmiştir. Halbuki Allah'ın Hz. İsa (as)'a indirmiş olduğu İncil birdir. (Ahmet Kahraman, Dinler tarihi, İst. 1968, s. 189).
Bir ilim adamının tespitlerine göre bugünkü İncillerin gayesi; Hz. İsa'nın sözlerini ve işlerini aktarmakla, onun yeryüzündeki risaletinin tamamlandığı sırada, insanlara bırakmak istediği talimatları onlara tanıtmak olmuştur. Talihsizlik, İncil yazarlarının bildirdikleri olayların görgü tanığı olmamalarından ileri gelir. Onlar, Hz. İsa'nın hayatı hakkında muhtelif Yahudi-Hristiyan cemaatlerinin, bugün kaybolmuş bulunan ve sözlü rivayetle nihai metinler arasında vasıta rolü oynamış olan, sözlü veya yazılı durumda korunan bilgilerin, o toplulukların sözcüleri tarafından anlatılmalarından başka bir şey değildir. (Maurıce Bucaılle, a.g.e., s. 369).
Dört İncil’de bulunan bazı tahrif belirtileri ve çelişkileri şöyle sıralayabiliriz:
1. Matta, Markos ve Luka İncillerine göre Hz. İsa(as)’ın risaleti bir yıl, Yuhanna’ya göre ise iki yıldan fazla sürmüştür.
2. Hz. Davud’dan (a.s.) Hz. İsa (as)’a kadar geçen kuşakların sayısı Matta’ya göre yirmi altı iken Lukaya göre kırk'tır.
3. İncillerin bazı yerlerinde Hz. İsa (as)’a uluhiyet isnad edilirken, bazı yerlerde de ona insanoğlu denmektedir. Bu ikisi arasında gözden kaçmayacak açık bir çelişki görülmektedir.
4. Hristiyanlığa göre Hz. İsa (as) çarmıha gerileceği sırada “Allah’ım! Allah’ım! Beni neden terk ettin!” diye Allah’a yalvarmıştır. Bu söz Tanrı İsa’nın ise, onun Tanrı olduğu halde kendini koruyamadığı anlaşılıyor. Peygamber İsa’nın sözü ise, onun Tanrı’yı hakkıyla tanımadığı anlaşılıyor. Çünkü bir peygamber “Allah’ım! Beni neden terk ettin?” demez. Bizim inancımıza göre ne Hz. İsa çarmıha gerilmiş, ne de böyle bir yakarışta bulunmuştur.
5. Matta, Hz. İsa (as)’ın soy kütüğünü Hz. İbrahim (as)’e kadar kırk kişi olarak verirken, Luka bunun elli beş olduğunu söyler.
6. İncillerde Hz. İsa için sık sık “Allah’ın oğlu”, “Yusuf’un oğlu”, “Davudoğlu”, "Ademoğlu” gibi ifadeler kullanılır. Bunların arasında açık bir çelişki vardır.
7. Markos İncil'inde, İncil Allah’a, Romalılara Mektub kitabında ise, Hz. İsa (as)’a nispet edilir.
8. Luka İncilinde bir yerde kurtarıcı Hz. Allah, diğer bir yerde de Hz. İsa (as) olarak verilmektedir.
9. İncillerde Tanrı'nın görülüp görülemeyeceği hususunda çelişkili bilgiler bulunmaktadır.
10. Bu İnciller, Allah Teala’ya nispet edilemeyeceği gibi Hz. İsa (as)’a da nispet edilemez. Allah’a nispet edilemeyeceğini, aslının korunamadığından, yazıya geçirilemediğinden, ortada, üzerinde ittifak edilen ortak bir metin olmadığından vb. durumlardan anlamaktayız. Hz. İsa (as)’a nispet edilemeyişini ise bu İncilleri onun yazdırmayışından, onu dinleyen ve dinleyenleri dinleyenlerin yazdıkları İnciller içinde bulunan tutarsızlık, yanlışlık ve çelişkilerden anlamaktayız. Bu İncillerin Hz. İsa (as)’a ait olmayışının diğer bir sebebi de çarmıh olayının İncil metinlerinde geçmesidir. Çarmıhın İncillerde zikredilişi, bu İncillerin sonrakiler tarafından kaleme alındığını gösterir.
Bu gibi çelişki ve tutarsızlıkların Allah’a nispet edilen bir kitapta bulunamayacağına, diğer taraftan bir peygamberin kendini tanrılaştırıp tanrıyı da insanlaştıramayacağına göre, Hristiyan kutsal kitabının sonradan insan eliyle yazıldığı ve tahrif edildiği ortaya çıkmaktadır.
Netice olarak;
Bugün Hristiyanların elinde bulunan farklı İncil metinleri yüce Allah tarafından gönderilen asıl vahiy ürünleri değildir. Çünkü Hz. İsa (as) peygamberliği döneminde ne yazmış, ne de yazdırmıştır. O semaya yükseltildikten sonra, bazı öğrencileri Hz. İsa (as)’dan dinlediklerini, Hz. İsa’nın öğrencilerinin öğrencileri ise hocalarından duyduklarını kendi metotlarına göre yazmaya başladılar. Böylece mübalağa etmeden söyleyecek olursak yüzlerce İncil metni ortaya çıktı. İşin içinden çıkmak maksadıyla oluşturulan komisyondan -İznik Konsili de- üç yüz yirmi beş İncil incelendi ve bu İncillerden dört tanesi sahih, diğerleri sahte sayıldı. Ancak tartışmalar bununla bitmedi. Örneğin Barnaba ve Ebionitler İncili sahte sayılan İnciller arasına dahil edildi. Halbuki bu İncillerde Hz. İsa (as)’ın tanrı olmadığı, çarmıha gerilenin de o olmadığı, onun ancak Allah’ın kulu ve resûlü olduğu, ondan sonra bir peygamber geleceği ve Allah’ın bir olduğu bildirilmektedir.
Bugün elde bulunan İnciller, Hristiyan müntesiplerine yol göstermekten uzak bulunuyor. Geçmişte ve günümüzde en çok Müslüman olanların Hristiyanlardan olması dikkat çeken bir husustur. Hristiyanlar, özellikle teslis akidesini -Tanrı'nın Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’tan meydana geldiğini- kabul etmekte zorlanıyorlar. Bunu akıllarıyla izah edemiyorlar. Çünkü Allah’ın birliği akidesi Hz. Adem (as)’dan beri tüm peygamberlerde tartışma konusu bile yapılmamışken, Hristiyanlıkta korkunç bir sapmayla üçlü tanrı anlayışının ortaya çıkması, insanları ikna edememektedir.
Bugün dünya gündeminde insanlığın tüm dinî, akidevî ihtiyaçlarının yanında dünyevî, uhrevî ve ruhî gereksinimlerini tatmin edecek yegane kaynak Kur’an-ı Kerim’dir. Çünkü Yüce Allah İslam dinini tüm dinlere üstün kılmak ve nurunu cihana yaymak için göndermiştir. Bu dinin yeni tabirle yol haritasını Kur’an-ı Kerim belirlemektedir.
Dipnotlar:
1) Maurice Bucaıller, Kitâb-ı Mukaddes Kur'an ve Bilim (trc. Suat Yıldırım), İzmir, 1981, s. 90 vd.; Ekrem Sarıkçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi İstanbul 1983, s. 206 207.
2) Anne Merie Sechimmel, Dinler Tarihine Giriş Ankara 1955, s. 118; Bucaıller, a.g.e., s. 96.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet