Hasbiyal ve ünsiyet; dost ve arkadaş yürüyüşler; fikri mülahazalar, kalbi tefekkürler… Çok konuşmak, suskun bakışmak, sükûn duruş sergilemek!
Konuştuk da ne oldu; sussak ne olur? Mekân ünsiyeti, zaman zindeliği nereye kadar. Kaç katman yukarıda hakikat; kaç katman derinlikte hikmet; eşya ile oyalanmak, hadiselerle avunmak; heyecan, hız, coşkunluk, sonra? Sıradaki gelsin?
Anlık avuntular, günlük gülüşler, aylık ayartılar; ömrün bütünü nereye akıyor? Kahve ne teselli verir, kedi sevimliliği, simit sohbetler neye cevap verir?
Gece ve insan. Gündüz ve beşer. Nefsin istediği, kalbin sevdiği, ruhun tatmin olduğu aynı değil! Hepsinin bütünlüğü ve netice ne?
Acz ve fakr kimde yok? Azizlikle zelillik arasında sarkıp duran; kesret ve kıllet kollarda ezilip büzülen; Hastalıktan kaçan, musibet istemeyen, ölümden ürken…
İlahi hitap çok açık: “ Duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var ” Duan kadar varsın, aczini hissettiğin kadar, fakrını fark ettiğin kadar varsın ve kulsun.
Mekanın neresinde, zamanın hangi karesinde olursan ol; değişen sadece dereceler ve renkler.
Balığın karnı, kabrin karanlığı, musibetlerin sıktığı, hastalıkların boğduğu; neyi hatırlatır, neyi düşündürür insana? Sahil selamet; kac dua ötede, kac ubudiyet uzaklıkta, kac salih amel mesafede?
Yunus olup tespih etmek, Yusuf olup Rabbe sığınmak, Adem olup istiğfar etmek; hep insan halleri, hep beşer tavırları, hep kul vecibeleri. Nerede, hangi zamanda yaşanırsa yasansin; Beniadem için değişen çok fazla bir şey yok.
Yunus'un sonu, Yusuf'un neticesi; sabreden ve şükreden kullar için mujdelerle dolu.
Helak olan kavimlerin mekanları bütün zamanlara' "an" derinliklere ibret manzaralar sunuyor.
Bakış nereye, nazar hangi yöne? Zaif gönle, naif hale teselli değil mi; umit ve korku kalkanlari?
Hasbihal edecek, sohbet edip konuşacak, ünsiyet edip hal devsireceksek; az zamani çok yapacak, mekan cogaltacak isek; neleri nasil örnekleyecegimiz belli.
Dost kim, nasih kim?
Derdin dediği, hastalığın hatırlattığı; gönülde bir Yusuf, bir Yunus, bir Eyyub kare aciyorsa; yare ve yarenler bulunmuş, istikamet belli olmuş, müstakim sirat kesfedilmistir.
Dost unsiyeti böylesi bir insibağ ve insiyak sağlıyorsa; evet onunla mufritane irtibata geçmeli, değilse uzak dursun. Böyle zamanlar, böyle mekanlar da.