24 Mayıs 2009 günü Ankara Anadolu Gösteri Merkezinde Dost TV ailesi seyirci ve dinleyicileriyle buluştu. Ben de arkadaşlarımızın nazik davetlerine davete icabet sünnettir diyerek katıldım. Dost TV’nin benim alemimde çok önemli bir yeri var. Dost TV, yayın politikası Risale-i Nur’’un anlayışına tam uyuyor. Kim olursa olsun, toplumun her kesiminden herkes Dost TV’yi rahatlıkla izleyebiliyor. İstifade ediyor. Dua ediyor. Programcılar ile izleyiciler, dinleyiciler arasında manevi bağlar olduğuna inanıyorum. Dost TV’de benim bildiğim, tanıdığım herkes sadece ve sadece yalnızca Allah rızası için bir şeyler yapma gayretinde. Yoksa birkaç insanın kendi maddi imkan ve gayretleriyle yapılması imkansız olan bir şey.
Dost TV, iman ve Kur’an hakikatlerine, bu hakikatlerin bu asırdaki yansıması olan Nur Risalelerine ayna olmak istiyor. Bunun için çabalıyor. Bu yüzden amacı ayrımcılık yapmak değil. Fraksiyon oluşturmak değil. İman ve Kur’an’ın mesajlarını herkese duyurmak, imanı kuvvetlendirmek, insanları takvaya, amel-i salihe yönlendirmek.
Risale üslubunu günümüz insanın anlayacağı tarzda kullanmak için çaba harcıyor. Yalnızca bunun için birkaç toplantı yapıldığını hatırlıyorum. Acaba Risaleyi halk nasıl mal edebiliriz? Halk lisanıyla bu hakikatleri nasıl anlatabiliriz? Bu hakikatlere bütün insanlığın ihtiyacı var. İşte çabası bu. Bunun için gayret gösteriyor. Bunun için reklam peşinde koşmuyor. Programcılarından yöneticilerine, teknik elemanlarına kadar bilebildiğim kadar hiç kimse şöhret olmak, para kazanmak gibi bir gayede değil.
Dost TV ailesini birbirine bağlayan en önemli unsurlardan birisi de dua. Seyircilerimiz, izleyicilerimiz, yani dostlarımız programcılara dua ediyor. Allah hepsinden razı olsun. Ben şahsım olarak söylüyorum, programcılar da kendileri ve bütün ümmet-i Muhammed için dua ediyor. Dualar müşterek hakikati tecelli ediyor. Her gün adeta dinimizi yeniden keşfeden ihtida eden insanların gözyaşlarına şahit oluyoruz. Bizim bilip duymadığımız imanının inkişafını kendisine saklayan nice nurlanmış insanlar olduğuna inanıyorum.
Dost TV programcılarının ortak özelliklerinden birisi Risale okuyucusu olmak. Bu hakikatlerle önce kendi kalplerini ve akıllarını besliyorlar, sonra kardeşlerinin, dostlarının.
Tavizsiz istikamet çizgisi bu. Bunun için programcıların önemli bir kısmı haftada bir gün bir araya gelip Risale-i Nurlardan önemli konuları müzakere ediyorlar.
Bu okumlar, dualar, müzakereler, yenilenmeler bir tamir görevi yapıyor aynı zamanda. Gözlerimizin kuruyan damarlarını açıyor, katılaşmak üzere olan kalplerimizi yumuşatıyor, akıllarımıza inen ülfeti tefekkür ile paramparça ediyor.
İşte hizmeti insanların ayağına, hem de insanların evlerinin içine kadar götürmek böyle olur. Dost TV sayesinde evler, işyerleri birer dershane oluyor. Ülke, dünya bir dershane-i nuriyeye dönüyor.
Bu kervana, böyle ayrıştırıcı değil toparlayıcı, kırıcı değil yapıcı, gönülleri feth edici,imana muhtaç gönüllere ayırım yapmadan hakikatleri sadece O’nun rızasını kazanmak için iletici yeni televizyon kanallarının katılmasını Rabbimden niyaz ediyorum.