Eski dostlar ve eski dostluklar, günümüzde daha çok aranır ve özlenir hale gelmiştir. Sebebi de medeniyetin insanı çok fakirleştirmesi, insanî ilişkileri bozmuş ve insanları birbirlerinden uzaklaştırmış olmasıdır.
Eskiden; Söz senettir. dendiğinde akan sular durur, gerçekten de bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı olur ve karşılıklı yardımlaşarak birçok işler halledilirdi. Bankalar çıkınca söz itibar görmez, en yakın dostlara bile minnet edilmez, neskafe çıkalı da kahvenin kırk dakikacık olsun hatırı sayılmaz olmuştur.
Artık küçücük bir menfaat için çok mukaddesat ucuza feda edilmekte, üç kuruşluk dünya metaı için Allahın haram kıldığı ameller işlenmekte, zamanla harama ünsiyet ve ardından da; Hangi zamanda yaşıyoruz? Bu zamanda da böyle şeyler haram mı olurmuş? denerek inandığı gibi yaşama yerine, yaşadığına inanma yolu tutulmakta ve Allahın dostluğunun yüksek kulesinden aşağı, tepe taklak düşülmektedir.
Allahın buna rızası yoktur. O çok merhamet sahibidir ve dostlarını çok sever. Sevdiği için de sık sık uyarılarda bulunur. Çünkü küfür ve şeytanın bizleri, dalalete sürükleyen âletleri pek çoktur. Yüce Rabbimiz; Kâfirleri dost edinmeyin. emrini, gerçek anlamda onlarla ticaret yapmayın, sulhkârâne yaşamayın, hatta ehl-i kitab hanımlarla evlenmeyin anlamından ziyade, mümini küfre götüren dostluklardan sakındırmak için vermiştir.
Kâfirlerle olan dostluğumuz; Marksizm, Sosyalizm, Kominizm, Kapitalizm, Materyalizm ve ırkçılık gibi bizleri İslamî olmayan bâtıl inançlara ya da inançsızlıklara, birçok hurafe ve bidatları ihyaya sürüklüyor ve bizleri Allahın dostluğundan uzaklaştırıyorsa, tabi ki; Kafirleri dost edinmeyin. emrine muhatap oluruz.
Peygamberimize dost olmak, onun sünnetine tabi olmakla mümkündür. Allaha dost olmak da Habib-i Ekreminin dostluğundan geçer. Kurduğumuz bütün dostluklar Allah adına olursa kalıcı olur. O, olmadan her şey bir hiçtir. Biz hiçlikten Onunla kurtulduk. O olmadan en yakın dostlukları kuramaz, birbirimize en fedakâr arkadaş ve en civanmert kardeş olamayız. Bu dostluğun, arkadaşlığın ve kardeşliğin temeli, samimi ihlasa, yani Allahın rızasına dayanır. Bu samimi ihlas kırılırsa, bu hılletin (dostluğun) gayet yüksek kulesinin başından, yine gayet derin bir çukura düşüleceği muhakkaktır. (Said Nursi, 21. Lema, 167)
İslam milletlerinin şu andaki halleri, derin bir çukurda olduklarını gösteriyor. Parça parça olmuş bir buçuk milyar Müslümanı bu derin çukurdan çıkarıp tekrar eski satvet ve şevketine kavuşturacak olan ihlasın tesisi ile en fedakâr arkadaş ve en civanmert kardeş yetiştirecek olan Nur mesleğinin bir esası olan hılletin sağlamlaştırılması ve güvenli hale getirilmesi elzemdir.