Risale Haber-Haber Merkezi
Isparta Kültür Eğitim Vakfı tarafından, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin talebelerinden ve Demokrat Parti Milletvekilliği yapmış olan Dr. Tahsin Tola adına hizmet binasının temeli atıldı.
Törene Ak Parti Milletvekili Said Yüce de katıldı. Tahsin Tola hakkında kısa bilginin verildiği programda dualar edildi ve temel atıldı.
Dr. TAHSİN TOLA KİMDİR?
'Kara Melek' olarak da anılan Dr. Tahsin Tola, Isparta'nın Senirkent ilçesinde 1911 yılında dünyaya geldi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan olan Tahsin Tola, Hükümet Tabiplikleri, Senirkent Belediye Tabipliği ve serbest doktorluk yaptı.
1950'de Demokrat Parti'den iki dönem seçilerek TBMM 9'uncu ve 10'uncu Dönem Isparta Milletvekillikleri yaptı. Milletvekillği döneminde Bediüzzaman Said Nursi ile tanıştı. Eniştesi ve amcaoğlu Ali İhsan Tola vesilesi ile Barla'da ziyaretine gittikleri Bediüzzaman Said Nursi'yi ilk defa orada gördü. O günden sonra Bediüzzaman ve Nur Hizmeti ile alakasını hiç kesmedi. Bediüzzaman'ı ve ona yapılan baskıları merhum Başbakan Adnan Menderes'e anlattı. Aynı zamanda Menderes'ten Risale-i Nurlar'ın sansürünün kaldırılması ve basımı ile ilgili taleplerde bulundu. Menderes bu talebi olumlu karşılayarak Diyanet'e Risale-i Nur'u basma talimatı verdi ama türlü yollarla engellendi.
Nur hizmetinin büyük müdafii olan Bekir Berk'i de Nur hizmetine kazandırmıştır. Tahsin Tola'nın “Bekir Bey; Ankara’da Nur Talebelerinin bir dâvâsı var, onu alır mısınız?” sözüne karşılık, “Tahsin Bey; bana ricada bulunmayın, emrediniz, ben gelip arkadaşların dâvâsını alayım” der ve geldiği zaman Nur Talebelerini cezaevinde ziyaret eder ve o günden sonra Nur hizmetinin sarsılmaz bir müdafii olur.
Halim ve selim olarak bilinen Tahsin Tola, 23 Mayıs 1983 tarihinde Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur.
Tahsin Tola, Bediüzzaman Hazretleriyle ilk karşılaşmasını şöyle anlatmıştı:
"Senirkent'ten Isparta'ya gitmiştim. Milletvekili olduğum için, içimde bir endişe vardı. Gazeteciler görmesin diye düşünüyordum. Onların görüp de yaygara yapmalarından çekiniyordum."Isparta'da Bey Mahallesindeki evine gittim. Her zaman kullanmadığım halde, o gün hilaf-ı âdet olarak, başımda bir şapka vardı. Evine gidince şapkayı salona asarak abdest aldım.
"Üstad Bediüzzaman'ın huzuruna abdestli olarak, hürmet ve edep içinde çıktım. Elini öperek gösterdiği yere oturdum. Hatırımda kalan Üstadın bana ilk sözleri şöyle olmuştu:
"Kardeşim size şunu söyleyeyim; şapka için ben fetva verdim: Şapkayı giyen kâfir olmaz. Eğer ben o fetvayı vermeseydim, yirmi Şeyh Said daha çıkardı, isyan ederdi. Binlerce masumun kanı dökülürdü. Otuz sene eziyet ve sıkıntı çektim, helâl olsun... Şeyhülislâm Zenbilli Ali Cemâli Efendinin şapka hakkındaki fetvasını bildiğim halde, mukabil fetva verdim. Bu şapka için sevap kazanayım diye, yirmi Şeyh Said çıkar isyan ederdi. Bu yüzden yüz bin insan öldürüldü. Benim çektiğim eziyetler helâl olsun. Pişman değilim."
"Menderes'e söyle: Risale-i Nurları neşretsin"
"Afyon mahkemesi neticelenmesi ve temyizin beraet kararını tasdiki üzerine, Üstad beni Adnan Menderes'e gönderdi. Selâmlarını mektup ve medrese ehlini birleştiren şarkta uhuvvet-i İslâmiyeyi temin eden aklen ve kalben İslamiyeti ders veren Risale-i Nur'un neşrini söylememizi istedi.
Isparta milletvekili İrfan Aksu ile birlikte rahmetli Adnan Menderes'e gittik. Üstadın selâmını tebliğ ettik. Adnan Bey bu selâmı hürmetle aldı. Daha sonra Risale-i Nur'un mahiyetini anlattım. Ayrıca Nur'ların neşredilmesi, hariçte, İslâm âleminin bu vatan ahalisine kardeşlik ve alâkasını celbedecek, dahilde ise umumî bir hoşnutluk meydana getirecek. Adnan Menderes'e bütün bunları söyleyince, merhum Menderes hiç itiraz etmedi. Daha bir iki cümle söylemeden , 'Tamam' dedi."Sizi vazifelendiriyorum. Hemen faaliyete geçin. Diyanet İşlerine gidin... Eyüb Sabri Efendi (Hayırlıoğlu) ile görüşün... Risale-i Nur'ları neşretsin!' dedi.