Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazan Aydın, insan beyninin temel ihtiyaçların yanı sıra manevî yaşantılar için de uygun bir donanıma sahip olduğunu söyledi.
Aydın, “Beynimizin bir bölgesi (amygdala) endişe ve korkularla aktif oluyor ve dikkatin dağılmasına sebep oluyor. Çocuklara ‘bunu yapmazsan günah yazılır, cehenneme gidersin’ gibi korku veren ifadeler yerine sevgi ve huzur temeline dayanan eğitim verilmelidir. Sevgi esaslı eğitim çocukların büyüdüklerinde de özellikle ibadetlerini yaparken daha huzurlu hissetmelerini sağlayacaktır” dedi.
Prof. Dr. Nazan Aydın, yapılan bilimsel çalışmalarda manevî yaşantı sırasında beynin bazı bölgelerinde oluşan değişikliklerin artık ortaya konulabildiğini açıkladı. Prof. Dr. Aydın’a göre dua, zikir, vecd hali gibi dinî yaşantılar sırasında beynin bazı bölgelerinde kanlanma artıyor ve uzun süre devam ettirildiğinde ise beynin hafıza ve dikkatten sorumlu bölgelerinde yeni beyin hücresi oluşumu meydana geliyor. Çalışmada dikkat çeken bir yön ise korku, ceza, endişenin beynin bazı bölgelerini uyardığı ve insanın dikkatini dağıttığı sevgi, hoşgörü, huzur temelinde öğretilen bilgilerin uygulamasında ise dikkatin dağılmadığı aksine bedensel ve ruhsal olarak daha iyi hissedildiği ifade ediliyor.
İBADETLER HUZUR VERİR
Vücut kullanılarak yapılan faaliyetler sırasında beynin de duruma uygun konuma geçtiğini belirten Aydın; niyet etme, korku ve sevgi temelinde yapılan eylemlerin beyin ile olan ilişkisini şöyle açıkladı: “Manevî yaşantılar sırasında birbiriyle etkileşime giren beyin bölgelerini içeren bir devre mevcut. Kullanıp kullanmamak iradesi de bize ait. Şöyle açıklayalım: Önce istemek, karar vermek yani niyet etmek gerekli. Bunu sağlayan ve niyet ile başlatılan eylemde ilk devreye giren beyin bölgesi alnımızın olduğu kısımda yerleşmiş olan kısım (frontal bölge). Bu bölge mantıklı düşünmek, bizim için neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar vermek gibi faaliyetlerden sorumludur.”
Beynin amygdala bölgesinin yersiz endişe ve korkularla devreye girdiğini anlatan Aydın, dinî faaliyetler sırasında kişinin endişeli değil, rahat olması gerektiğini ifade ediyor. Aydın, şunları anlatıyor: “Meselâ cehennem, ateş, günah gibi korkular bizi ibadete başlatırsa huzur bulamayız, çünkü bu düşünceler sürekli amygdalayı uyaracak ve biz o ibadeti yapmaya çalışsak da bizi rahatlatmayacak. Bu nokta küçük yaşta din eğitimi verilirken çok önemli yer tutuyor. Meselâ bunu yapmazsan günah yazılır, cehenneme gidersin gibi ifadeler din ya da maneviyatı korkuyla eşleştirir ve bu çocuk büyüdüğünde kendini vererek bu aktiviteyi yapmak istese de amygdalada kodlanan bilgi buna izin vermez ve o huzuru hissetmesi zor olur. Özellikle çocuklara dinî bilgiler verilirken eğiticiler, ebeveynler korku, ceza içerikli imajlar yerine daha sevgi ve huzur içerikli mesajlar vermelidirler. Böylece hem ruhsal yaşantılar daha zevkle yapılacak hem de kişi bu yaşantı sonrasında hem bedensel hem de ruhsal olarak daha iyi hissedecektir.”
Yeni Asya