Duanın kabul olma şartları nelerdir?

Her günah iradeyi kemirip zayıflatan bir kene gibidir.

Ali İhsan Er'in haberi

İşlenen günah, bir diğerini çağırırken alışkanlığa neden olup iradeyi her seferinde biraz daha zayıflatır. İlk zamanlarda utana sıkıla yapılan günah, zamanla alışkanlık haline gelir.

Tövbe, Allah'ın herhangi bir günah işleyenden düştüğü günah bataklığında debelenen ümidini kaybetmiş kişiye kadar tüm insanlar için sonsuza kadar açık tuttuğu rahmet kapısıdır. Tövbe, yaptığı yanlış ve günahın altında ezilen, düştüğü bataktan çıkamayan, çırpındıkça daha çok yanlış yapan kullara uzanan ilahî rahmet elidir.

Mana büyüklerinden Muhammed b. Hanife anlatıyor:
"Bir gün bir adam bana:
- Zaman zaman içimde bir acı duyuyor, kederden kalbim sıkışıyor ama bir türlü sebebini bulamıyorum, diye dert yandı.
- Duyduğun üzüntünün sebebi yaptığın günahlardır. Bundan sonra daha dikkatli ol onları yapma, dedim. Adam:
- Bunun onunla ne ilgisi var, diye sordu. Ben:
- Kalp işlediği günahların etkisinde kalır. Bedenin diğer organları bu konuda ona yardımcı olamazlar. Kalp duyduğu acı ve kederden rahatsızlanır, acı içinde kıvranır, dedim.
Oldukça fazla arzuya sahip olan insan zaman zaman bu arzularına yenilerek hata yapar, günah işler, kötülüklere dalar. Zamanla kalbi katılaşır, rahmet-i ilahiden uzaklaşır.

GÜNAHLAR KENE GİBİDİR

Her kötülük iradeyi kemirip zayıflatan bir kene gibidir. Her kötülük bir diğerini çağırırken alışkanlığa neden olup iradeyi her seferinde biraz daha zayıflatır. İlk zamanlarda utana sıkıla yapılan günah, zamanla alışkanlık haline gelir. Çocuklarına, akraba ve çevresine kötü örnek olur, kendi çapında toplumu bozar. Bu hâli onu Efendimizin şu hadisine muhatap kılar:

"Günahı açıkça yapanlar dışında bütün ümmetim affedilecektir. Yaptığını en fazla açığa çıkaran kişi, Allah'ın günahını örttüğü halde gecelemişken sabah kalktığında onu çevresindekilere anlatan, 'Ey filan! Bugün ben şöyle şöyle yaptım' diye söyleyip kendini rezil eden kimsedir." (Buhârî, Edeb, 60)

Her iyilik ya da kötülüğün örf adet olarak nesilden nesile geçecek kadar büyük bir tesir alanına sahip olduğu düşünülürse durumun vehameti daha iyi anlaşılacaktır. Her günah kişiyi gözden düşüren, sevgiyi azaltan, zillete sürükleyen alçaltıcı bir ihanettir. Kişi, zamanla yaptığını küçümser, bu küçümseme âdeta bir ceza olarak ona döner. Şahsına olan saygısını kaybeder. Günahı gibi kendisi de küçümsenip hakir görülmesine neden olur. Tıpkı Efendimizin şu sözlerle dile getirdiği gibi:
"Mümin günahını dağ kadar büyük görür, üzerine düşeceğini sanar, altında kalacakmış gibi korkar. Facir (açıktan günah işleyen kişi) günahını burnuna konan sinek gibi görür. 'Şöyle yaparsam uçup gider.' der." (Buhârî, Dua, 4)

NASIL BİR TÖVBE?

Günaha daldıkça Rabbinin yardım ve desteğini kaybeder. Manevi gücünü yitirir. Huzurun yerini gam, ümidin yerini yeis, çalışkanlık ve canlılığın yerini acz ve tembellik, vakarın yerini zillet, cesaret, güven ve sabrın yerini korkaklık, kuşku ve acelecilik alır. Efendimiz insanın bu hâlini şöyle ifade buyurur: "Sorumluluklarını ihmal eden üzüntü hastalığına yakalanır." (İbn Kayyim, El-Cevâbü'l-Kâfî, 54)

En güzel tövbe, büyük bir pişmanlıkla, bir daha dönmemek üzere samimi kalpten yapılan tövbedir. Tövbede aslolan günaha bir daha dönmemektir. Ama şu da unutulmamalıdır ki, sonsuz rahmet sahibi olan Allah tövbe edip yeniden günaha dönenin de ellerini boş çevirmez.

Akit
 

İslam Haberleri