Dudak Damak Yarıkları Derneği Eş Başkanı Özgür, Belek'te bir otelde "Güller ve Dudaklar, Gülsün Çocuklar" sloganıyla düzenledikleri "2. Uluslararası Kongresi"nde yaptığı konuşmada, Türkiye'de geçen yılın verilerine göre dudak, damak yarıklı birey sayısının 110 bin civarında olduğunu söyledi.
Dudak-damak yarıklarının, baş boyun bölgesinin en çok görülen doğumsal anomalisi olduğuna dikkati çeken Özgür, şunları söyledi:
"Dudak damak yarıkları tedavisinde uzman ekibin birlikte ve uyumlu çalışması önemli. Bu sorunu yaşayan bebekler henüz anne karnında fark edildiği anda takımın işi başlar ve erişkin yaşa kadar, hatta bazen ömür boyu devam eder. Bu uzun soluklu tedavi süresince farklı disiplinler aynı veya farklı zamanlarda hastayla daha çok ilgilenerek, tedaviyi sürdürürler."
Özgür, ekibin doğumdan sonraki ilk 7-10 gün içinde bebeği birlikte görmesi, ilk takım muayenesinde bebeğin ameliyat öncesi ortodontik tedaviye ihtiyacı olup olmadığına karar verilmesi gerektiğini vurguladı.
İşitme testinin ilk ay içinde yapılmasının sağlandığını anlatan Özgür, "Bebek kayıt ve kontrol altına alınır. Gerekli görülürse ortodontik tedavi süreci başlar. Dudak-damak yarıklı çocukların sorunları giderilerek, sağlıklı birer erişkin olarak toplumda yerlerini almalarını hedefliyoruz. İyi planlanmış bir cerrahi operasyon sayesinde bu hedefi büyük oranda gerçekleştirebiliyoruz" dedi.
"Beslenme ve konuşma bozukluklarını en aza indiriyoruz"
Özgür, dudak-damak yarıklı hastalarda cerrahi tedavinin erken yapılmasının bebeklerdeki beslenme ve konuşma bozukluklarını daha aza indirgediğini, ancak ameliyatın asıl amacının konuşmanın iyi olmasını sağlayabilmek olduğuna dikkati çekti.
Dudak Damak Yarıkları Derneği Eş Başkanı Prof. Dr. Servet Doğan da dudak yarığı onarımı sonrasında en sık görülen problemin dudağın her iki yanındaki simetrinin sağlanamaması ve dudakta yer alan izler olduğunu belirtti.
Dudak onarımındaki temel amacın yarığın tek bir ameliyatla kapatılması olduğuna işaret eden Doğan, şunları ifade etti:
"Damak yarığında operasyon çocuk konuşmaya başlamadan önce yapılmalıdır, en uygun zaman 9 ay ile bir yaş arasıdır. Konuşma başladığında da yoğun bir konuşma terapisi uygulanırsa, çocukların güzel ve anlaşılabilir konuşmaları sağlanabilir. Burada amaç yanlış telaffuzların yerleşmemesidir. Konuşmanın yanlış öğrenilmesi halinde bu durumu ilerleyen dönemde düzeltmek çok zordur. Yanlış konuşan çocuğun ameliyattan sonra bu konuşmayı düzeltmesi, yeni öğrenene göre çok daha zordur."
AA