Farika Teymur Artır'ın haberi
Aile üyelerinin yaşanan düğün stresi ile birlikte kontrolsüz bir davranışı ya da sözü, evliliklerin ilk günden yara almasına sebep oluyor.
Yoğun düğün hazırlığı sadece evlenecek çiftlere değil, aynı zamanda yakın aile üyelerine de belli ölçüde stres yükler. Bu stres ne kadar fazlaysa düğünde yaşanacak gerginlik açısından risk de o kadar fazladır. Bununla beraber stresin fazlalığı kadar hem çiftlerin hem de aile üyelerinin stresle başa çıkabilme becerileri, duygu ve düşünce kalıpları, olaylara pozitif duygularla yaklaşıp yaklaşmamaları da önemlidir. Kişilerin ruh ve beden sağlıkları ile kişilik sorunları olup olmaması, dinî ve ahlakî değerlere bağlılıkları iletişim becerileri hep düğünde yaşanacak gerginliğin ortaya çıkması veya önlenmesi açısından da önemli faktörlerdir.
Ruh ve beden sağlığı problemleri, strese dayanıksızlık kişilerde kendilerinin de pişman olacağı kontrolsüz davranışlara yol açmaktadır. Örnek olarak annelerden birinin menOpoz döneminin gerginliği ve günler süren hazırlıklara bağlı yorgunluğun etkisiyle evladının en mutlu gününde sonradan kendisinin de pişman olacağı yanlışlar yapması mümkün olabiliyor. Babalardan birinin yüksek tansiyon, şeker hastalığı gibi rahatsızlıkların etkisi ve düğün hazırlıklarına bağlı ağır ekonomik baskının verdiği gerginlikle sonradan kendisinin hiç tasvip etmeyeceği bir öfke nöbeti geçirmesi gibi.
Kız kardeşinin evden ayrılmasının verdiği gerginlikle askere gidecek olmanın kaygısını birlikte yaşayan bir delikanlının bir sözü, bir olayı yanlış anlaması ile sinir krizi geçirerek agresif davranışlar göstermesi, üzücü sonuçlar doğuran olaylardır. Bazen öfkenin haklı gerekçeleri vardır. Bununla beraber önemli olan öfkenin doğru ifade edilmesi, şiddetten kırıcı davranışlardan kaçınılmasıdır. Kontrollü davranmak sakin şekilde ve sözü güzel söyleyerek yanlışlıkları düzeltmek birçok üzücü davranışı önlemektedir.
Öfke adeta ateştir. Öfkeyi yutabilmek kişinin kazanacağı en erdemli davranışlardan biridir. Öfke anında akıl örtülür. Mutlu bir düğünde ne kadar çok kişi öfkesine yenik düşerse alevler de o kadar söndürülmesi güç bir hale gelip sonuçları yıllar sürecek sorunlara yol açmaktadır. Beklentiler ne kadar yüksekse hayal kırıklıkları da o ölçüde büyük olmakta, küskünlükler ileriki yıllara kadar sürüp aile ilişkilerinde derin çatlaklara yol açmaktadır. Soğukkanlılığını muhafaza edebilen, basiretli davranabilen, sağduyu sahibi aile üyeleri yatıştırıcı, sakinleştirici olmalıdır.
Eşler ısrarcı olmamalı, sevgiyle birbirine yaklaşmalı
Evlenen çiftler yanlışlar karşısında bir duruş sergileyebilmeli, taraf tutmamalı suçlayıcı, savunucu ve genelleyici ifadelerden büyük bir titizlikle kaçınabilmelidir. Bu, söylendiği kadar uygulaması kolay olmayan bir durumdur.
Eşlerden biri en mutlu günlerinde soruna yol açan karşı taraf aile üyesine büyük bir öfke duymaktadır. Diğer eş onu ne kadar savunur ve diğer tarafın haksız olduğunu anlatmaya çalışırsa ortak yönler değil farklı yönler daha çok ortaya çıkar.
Eşler ısrarcı olmaktan vazgeçip ne kadar sevgiyle birbirlerine yaklaşır, ne kadar empati kurarlar ve birbirlerini anlamaya çalışırlar, yapılan hatalar varsa kabul ederlerse bu zorlu sınavı da o kadar kolay aşar, uyumlarının bu olumsuzluklardan etkilenmesine mani olmuş olurlar.
Daha sonra ise olayları tekrar tekrar gündeme getirmekten kaçınılmalı, her şeyin daha kötüsünün olabileceği düşünülerek zararın neresinden dönülürse kârdır düşüncesiyle ileriye bakılabilmelidir.
Zaman