Bir kimse parmağını denize daldırsa parmağı ıslanır. Parmaktaki bu ıslaklığın, daldırılan deniz suyu yanında ne hükmü olabilir? İşte Peygamberimizin (asm) bildirdiğine göre dünya hayatıyla ahiret hayatı arasındaki fark budur.1 Dünya hayatı parmaktaki ıslaklık, ahiret hayatı ise uçsuz bucaksız deryaya benzer.
Demek dünya hayatı ne kadar şaşaalı, parlak, güzel ve mükemmel olursa olsun ahiret hayatı yanında son derece sönüktür. Büyüleyici güzelliklerle dolu bir manzaranın yanında âdetâ onun siyah beyaz fotoğrafı gibidir. Dünyadakiler nümunelerdir gölgelerdir. Asılları ve menbaları ise oradadır.
Bu örnek bize aynı zamanda ahireti hiç mi hiç unutmamamız, her zaman önceliği ona vermemiz gerektiğini göstermiyor mu?
Birçokları tarafından yanlış anlaşılan, “Dünya mü’minin zindanı, kâfirin Cennetidir” 2 hadis-i şerifi de dünyanın mü’min yanında ne kadar güzel geçerse geçsin ahireti yanında zindan gibi kalacağını göstermektedir. Bilindiği gibi mü’min imanı ve gayretleri sonucunda dünyada da bir nev’î Cennet hayatı yaşar. Ama ahiret hayatı o kadar güzeldir, orada o kadar güzel ve harika nimetlere mazhar olur ki dünya hayatı onun yanında zindan gibi çirkin kalır.
İslâm bize “Dünyaya çalışmayın!” demiyor. Hiç ölmeyecekmişcesine dünyaya, yarın ölecekmişcesine de ahirete çalışmamızı istiyor.
Geçimimizi sağlayacak, el âleme muhtaç olmayacak, ihtiyaçlarımızı karşılayacak kadar elbetteki dünyaya çalışacağız.
Gerçek istikbal olan ve sonsuza dek devam edecek olan ahiretimizi ise hiç unutamayız. Dünya işlerine öncelik verip ahiret işlerini sona, sonraya atamayız. Allah Resûlü (asm) ne güzel uyarmış: “Akıllı, nefsine hâkim olan ve ölümden sonrası için çalışan kimsedir. Aciz de, nefsinin arzularını terk etmeyip Allah’tan olur olmaz şeyleri temenni edendir.” 3
Madem ki dünya bütün güzelliğine rağmen Cennetin yanında bir zindan gibi kalmaktadır.
Madem ki dünya fanî, ahiret bakidir.
Dünyaya ait işler kırılacak şişe, ahiret işleri ise elmas hükmündedir.
Öyleyse himmetler bütün bütün kırılacak cam parçası hükmündeki fani dünyaya yöneltilmemeli. Akıllı insan hem dünyasını, hem de ahiretini birlikte düşünüp ona göre hareket edebilen insandır.
Dipnotlar:
1- Tirmizî, Zühd: 15. 2- Müslim, Zühd: 1; İbni Mâce, Zühd: 3; Tirmizî, Zühd: 16. 3- Tirmizî, Kıyame: 25; İbni Mâce, Zühd: 31.
Yeni Asya